6🐾

5.5K 727 68
                                    

6

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6

-

Karmaşa.

Hayatımın şu anki gidişatını anlatabilecek tek kelime belki de buydu. Sokaklarda dolanırken insanlara bakıyor, hayatlarında yaşamış olabilecekleri ve atlatamadıkları kötü anları düşünüyordum. Benim atlatamadıklarım zihnimin içinde dönüp duruyordu, bir gün onları tamamen unutarak hayatıma devam edip edemeyeceğimden emin değildim. Hoseok ile konuşmak istiyordum ama bunu nasıl yapabileceğimi bilemiyordum, Yoongi hyungun Jimin ile sevgili olmasından ve kendisini terk etmesinden endişe duyarken ona çıkıp bir kardeşin varmış demek ne kadar doğru geliyordu bana?

Bir kafeden içeri girerek köşedeki masalardan birine geçtim, garsondan bana kahve getirmesini istedikten sonra Kim Taehyung'un mangasını masanın üzerine çıkararak okumaya başladım. Başlarda sakindi, Ellora yalnız bir kedi-insandı ve henüz dönüşemiyordu. Onu bulan Sōseki, neden bir Japon ismi kullandığından emin değildim, Ellora'yı temizlemiş ve onun için sıcak bir yuva hazırlamıştı. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Seokjin hyungun beni eve getirdiği ilk gün zihnime düştü. Kocaman mobilyalar, şimdi dönüştüğümde bana küçük gelen lakin o zamanlar içinde kaybolduğum kedi yatağı, sıcacık ev, güzel mamalar ve her zaman beni seven iki insan. Sahip olduklarıma minnettar olmaktan başka yapabildiğim bir şey yoktu.

Ellora yemeğini yiyip sıcak evde uyuyakaldıktan sonra mangada zaman atlaması oluyordu, küçük kedi-insanın genç bir insan olduğu ve liseye başladığı ilk güne kayıyordu manga. O telaş, kabul görülme arzusu ve insanların bakışlarını ben de yaşamış ve eve geri geldiğimde bir daha okula gitmek istemediğimi söyleyerek ağlamıştım. Seokjin hyungun beni teselli etmek için sarılmasını, gitmek istemiyorsam evde kalabileceğimi ama benim güçlü bir çocuk olarak onların bu tavırlarına karşı ayakta kalacağım konusunda beni cesaretlendirişini unutamıyordum. Her zaman destek olan ve sevgisini esirgemeyen insanların yanında olması bambaşka bir duyguydu, bunu yaşıyor olduğum için şanslı hissediyordum kendimi.

Mangadaki kedi-insanın tüm yaşadığı hisler o kadar tanıdıktı ki, bir an için Kim Taehyung'un kedi-insan olduğundan şüphelenmeden edemedim. Sōseki'nin Ellora'yı teselli edişi ve yüreklendirmesi hoştu, kabul etmem gerekiyordu. Kim Taehyung'un okuduğum diğer mangalarına göre daha duygusal ve sahibi arasındaki bağı anlatıyor olması beni de şaşırtmıştı. Hoseok'a hak vermem gerekiyordu, bu kitabı gerçekten diğerlerinden oldukça farklıydı. "Hey, Jeongguk." Yugyeom'un sesi kitaptan başımı kaldırmama ve ona bakmama sebep olurken onun sandalyeyi çekmesini ve karşıma oturmasını izledim. Birkaç beraber aldığımız ders için konuşmalarımız dışında pek iletişimimiz olmamasına rağmen rahat bir şekilde karşıma oturuyor olmasından hoşlanmamıştım.

"Kim Taehyung bataklığına senin de düştüğünü görmek ne acı."

Yüzündeki alaylı tebessüm ile söyledikleri kaşlarımı çatmama sebep olurken; "Onu sevmediğini sanıyordum." diye devam etti, kahvemden büyük bir yudum alarak arkama yaslanırken kitabın kapağını kapattım. "Onu sevmemek için gereken sebeplerim var, kabul ediyorum ama ne okuyup okuyamayacağımı yargılayabilecek konumda değilsin." Yüz ifadesi değişerek şaşkınlığa bürünürken, "Sadece şaka yapıyordum, bu kadar alıngan olmana gerek yok." dedi, alınganlık mı yapıyordum, emin değildim. Son zamanlarda kendimi oldukça sorguya çekmeye başlamıştım. "Yugyeom, şaka yapabileceğin kadar yakın değiliz. Önemli bir konu dile getirmeyeceksen, izin verirsen kahvemi içmek istiyorum." Yugyeom'un sinirlendiğini görebiliyordum, göz kenarlarında minik kırışıklar belirmiş ve dudakları sıkıva birbirine bastırılmış hâldeydi.

boy in the bubble' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin