billie eillish, i love you
🐾
Tek kişilik yatağın üzerinde oturmuş, batmakta olan güneşin ardında bıraktığı izlere bakıyordum. Düşüncelerimin her bir yana savruluşu beni şaşırtıyor, hangisini yakalamam konusunda tereddüte düşürüyordu. Bir parçalanma hissi tüm bedenimi ele geçirmişti. Ailem olan insanların birbirinden uzaklaşmalarına neden olan sebeplerin biri benmişim gibi hissediyordum. Seokjin ne kadar bu konuda benim hiçbir ilgim olmadığını kafama kakmaya çabalasa da düşüncelerimi susturmak bir hayli zor geliyordu. Yorgun hissediyordum. Birkaç aydır yaşadıklarım gözümün önünden süzülerek geçerken kendimi beklediğimden daha olgun bir hâlde buluyordum.
"Jungkook! Misafirin var!"
Seokjin'in sesi beni kendime getirirken ayaklandım, uzun koridor sona erdiğinde salonun ortasında beni bekleyen Taehyung'u buldum. Sevgilim, ilk aşkım, olgunluk tohumlarımı ilk eken kişi. Kollarım beline dolanarak ona sıkı bir sarılma verirken daha bu sabah görmemiş gibi özlem doluydum ona karşı. "Bebeğim." diye fısıldadı, dudakları yanağımı buldu. "Seni babanla yalnız bırakacaktım fakat görmek istedim birden." diye kendini açıkladı bana, ona bahanelere gerek olmadığını söyledim. Taehyung'u görmek ruhumda açıldığı zamanı hatırlayamadığım o silik yaraları bile iyileştiriyordu. "Biliyorum bebeğim ama zamanınızı çalmak istemedim. Görüyorsun ya, dayanamadım. Seni görmediğim bir an geçtiğinde bile kollarında olmak istiyorum." Taehyung'un sözlerini kıkırdayarak dinlemekten başka bir şey gelmiyordu elimden, bazen onun sevgisine layık olamamaktan korkuyordum.
Salondaki koltuklarda yan yana oturmuş Kore dizisi izlerken kendimi huzurlu hissediyordum. Bir insanın hayatıma getirmiş olduğu güven, huzur ve aşk duygusunun yerini alabilecek hiçbir güç yoktu. Seokjin hyung bizi yalnız bırakmak için bir işi olduğunu bahane ederek odasına çekilmişti. Diziyi izlediğim yoktu. Taehyung'un kokusu, sıcaklığı ve beni ele geçirişi yetiyordu. "Sevgilim." diye fısıldadım bakışlarımı ona çıkararak, biraz doğruldum ve yüzlerimizi yaklaştırdım. "Efendim bebeğim?" diye sordu bana bakarak, bir kolu belimi daha sıkı sardı.
"Küçük bir tatile gidelim mi?"
Sesim beklediğimden daha heyecan dolu çıkmıştı. "Okul haftaya dönem arasına giriyor ve biraz uzaklaşmak iyi gelir. Bilmiyorum, saatlerimi sadece sana ayırdığım bir yaşam istiyorum. Birkaç gün bile olsa buna ihtiyacım var." dediğimde dudaklarını saçlarıma değdirdi. "Ne zaman, nereye gitmek istersen seninle gelirim." Taehyung her zaman doğru kelimeleri buluyor, yüreğimin sızısı hâline geliyordu. "Tamam, Jeju'ya gidelim. Bir süredir oraya gitmek istiyorum ve seninle gitmek düşüncesi hoşuma gidiyor." dediğimde dudaklarını yüzümün her yerinde hissediyordum. "Benim güxel sevgilim nereye istiyorsa, oraya gidiyoruz. Tüm organizasyon işlerini halledeceğim." dedi, onun kolları arasında olmaktan mutluluk duymamı sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy in the bubble' taekook
Fanfictionkim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir kitapçıda kendi mangalarının incelerken gördü.