🐾
Kim Taehyung'un beni bir anda randevuya çıkarmak istemesi benim için de beklenmedik bir durum olmuştu.
Giysi dolabımın karşısına dikilmiş bu akşam ne diyeceğim hakkında düşünürken "Seçeneklerin pek yok." dedi Hoseok, yatağımın üzerine kurulmuş, Yoonie adını verdiği kedisiyle birlikte giysi dolabıma bakıyordu. "Klasik mi giyinmeliyim yoksa kendim gibi olmalıyım?" diye sordum, onun ilk randevumuza nasıl geleceği hakkında ufak da olsa fikir sahibiydim. Kim Taehyung klasik tarzı seviyordu. Koyu renk gömlekleri yüksek belli kumaş pantolonlar ile tamamlamanın hoşuna gittiğini biliyordum.
Beyaz bir gömlek ve siyah kumaş pantolon çıkardım, üzerine siyah bir trençkot giymeye karar verdim. Seokjin hyungun bana zorla aldırdığı bu trençkotun bir gün işime yarayabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Uzamaya başlamış saçlarımı ne kadar düz bırakmak istesem de Hoseok bana dalgalı saçın yakıştığını söyelerek banyo sonrası saçlarımı bigudiler ile sarmıştı. Çalışma masamın sandalyesine oturmuş iki yana dönerken onun benim fotoğraflarımı çekmesini izliyordum. "Tatlı görünüyorsun, Kook." diyerek beni övüyor olsa da komik göründüğümün farkındaydım. Ona saçlarımı bigudiler ile sarması için izin vermemem gerekiyordu.
Kim Taehyung'un beni sevdiğini biliyordum. Onun kalbinde benim için büyük, sarsılmaz bir dünya vardı. Bizim için ayarladığı randevuya pijamalar ile gitsem bile gülümser, çok güzel olduğumu söyleyerek övgüler dizerdi. Aynı hislerle bezeli kalbimin de benzer tepkiler vereceğini biliyordum ama onun için hazırlanmak bile benim için keyifli bir serüvene dönüşüyordu. Aynada kendime bakıyor, onun tepkilerini hayal ediyor, mutlu oluyordum. Kim Taehyung'u düşünmek bile mutluluk veriyordu yüreğime. İlk randevunun her zaman özel olması gerektiğini okumuştum, insanlar güzel bir şekilde hazırlanıyor, keyifli vakit geçirmeye çabalıyorlardı.
Kedi onun kollarından kaçarak odamı terk ederken Hoseok endişelenmemem gerektiğini, güzel bir randevunun beni beklediğini söyledi. "Saçlarını evden çıkmadan on dakika önce aç, dalgaları bozulmasın." diye öğütledi beni, Yoonie'nin sıkıldığını dile getirerek ayrıldı evden. Yatağın üzerindeki kıyafetlerime bakarken hâlâ kararsız bir hâldeydim. Birkaç gündür iyi vakit geçirecek zaman bulamamıştık. Onun imza günleri yoğunlaşmış, benim okulumda sınavlarım başlamıştı. Aile gizemim hâlâ kendini korurken derslere vermeye çabalamıştım tüm ilgimi.
Beni almaya gelmesine yarım saat kadar bir zaman kalmıştı, üzerimi değiştirdim ve trençkotu sandalyenin üzerine astım. Kapı zilini duymak irkilmeme neden oldu. Odamdan çıktım, kısa koridoru bitirerek kapıyı açtım. Kim Taehyung üzerine giydiği kot pantolonu, haki rengi eskitilmiş tişörtü ve deri ceketi ile beklemediğim bir insan vardı karşımda. Onunla rolleri değişmişiz izlenimi veren bu görüntümüz tuhaf bir şekildd hoşuma gitmişti. "Tatlı görünüyorsun." dedi, bedenini kapının pervazına yaslamıştı. Saçlarımda gezinen gözleri bir an saçımdaa hâlâ bigudilerin olduğunu hatırlattı bana. Bir küfür mırıldandım, minik kahkahasını duydum o an. "Hiç açma saçlarını, böyle gel." derken alay ediyor değildi, gözlerinde görebiliyordum bunu. Onu içeri davet ettim, beş dakika beklemesini söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy in the bubble' taekook
Fiksi Penggemarkim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir kitapçıda kendi mangalarının incelerken gördü.