🐾
Evin salonunda üçümüz beraber otururken Kim Taehyung elindeki cam fincanı inceliyor gibi davranıyordu. Seokjin hyung dikkatini ona vermişti, "Mangalarını pek okuduğum söylenemez ama iyi olduklarını biliyorum." dedi, Taehyung bakışlarını fincandan çekerek ona çevirdi. "Benim suçum yok, Jeongguk eve senin mangalarını sokmama konusunda ısrarcıydı." Konunun nasıl her seferinde oraya geldiğine anlam veremiyordum. "Bu konuyu kapatsak mı?" diye sordum onlara, Seokjin hyung beni onaylarken Taehyung'un yüzündeki ifadeyi anlamak zordu. "Kız kardeşin nasıl?" diye sordu bu kez Seokjin hyung, Taehyung'un yüzündeki ifade bir nebze yumuşayarak gülümsedi. "İyi, çabuk toparladı." Küçük kızın iyi olmuş olması beni de mutlu ediyordu.
Seokjin hyung çalan telefonuna cevap vermek için salondan ayrıldığında ikimiz kaldık. "Üzgünüm, bu konunun açılmasından ben de rahatsızım." dedim, halı desenlerini izleyen gözlerini bana çıkardı. "Benden hoşlanmadığını duymak hoşuma gitmiyor ama alışmam lazım sanırım." Ona karşı içimdeki hislerin güzel olduğunu nasıl anlatacağımı, onu nasıl inandıracağımı bilmiyordum. Bir kez insan kırıldığında onarması zor oluyordu. "Öyle olmadığını biliyorsun, evet, sana karşı ön yargı doluydum ama artık değilim. Özür dilerim, bu konunun seni kırmasından nefret ediyorum." dedim, elindeki fincanı sehpanın üzerine bıraktı. Bedenini tamamen bana döndürdü. "Haklısın, benim de bu konuyu aşmam gerek. Geçmişte, senin beni tanımadan önce üzerinde bıraktığım hislerdi. Unutalım, olur mu?" diye sorduğunda gülümsedim, onu onaylamaktan başka elimden bir şey gelmiyordu. Seokjin hyung salona geri döndü, bize yeni çaylar getirmek için fincanları aldı.
Onların iyi anlaşması beklenmedikti, konu tamamen mangalardan uzaklaşmış ve genel konular üzerinde yürümüştü. Benim anlamadığım şakalar yapmaya ve gülmeye başladıklarında arkama yaslanmış onları izliyordum. "Ne kadar iyi anlaştınız..." diye mırıldandım, Taehyung bana dönerek bir şeyip demediğimi sordu, başımı iki yana sallayarak reddettim. Odama doğru ilerlerken ikisinin de umurunda değil gibiydim. Sırt çantama burada unutmuş olduğum birkaç eşyamı doldurdum, kitaplığımın dağılan raflarını düzelttim. Salondan ikisinin kahkahaları geliyordu. İyi anlaşmış olmaları sevindirici olmanın yanı sıra tüylerimin ürpermesine sebep oluyordu.
Bir anda kitaplık gözümde büyüdü, neden kedi bedenime döndüğüm konusunda hiçbir fikrim yoktu. Yatağımın üzerine zıpladım, geniş yatağa yayılarak beni tetikleyen duygunun ne olduğunu anlamaya çabaladım. Üzgün değildim, sakin bir ruh hali içindeydim hâlâ. Kendimi kaybedecek bir mutluluğun içinde hiçbir zaman bulunmadığım için o tarz bir duygunun üzerimdeki etkisini bilmiyordum. Belki yorgundum, düşüncelerim birbirine girmiş haldeydi ve bunun farkında bile olmamıştım. Biraz dinlenmek için gözlerimi kapadım, şu an insan halime dönmeyr çsbalasam bile benim için çok zor olacaktı. Ön ayaklarımı ileri uzatarak gerindim, top haline gelerek yattım. Kapımın açıldığını duysam da tepki verecek kadar zihnim açık değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy in the bubble' taekook
Fanfictionkim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir kitapçıda kendi mangalarının incelerken gördü.