Medya Aden
ADEN
(Günümüz)
Uyanalı ne kadar oldu bilmiyorum, ama saatlerdir karşımdaki duvarı izliyorum. Yataktan çıkmak, kahvaltı yapmak ve bilmediğim bu yerdeki tanımadığım insanların arasında okula gitmek istemiyorum.
Fakat birazdan zorla yataktan çıkarılacağımı ve hiç istemediğim halde o okula zorla gönderileceğimi biliyorum. Hatta annem tarafından bizzat okula götürüleceğimi ve bütün gün gözlerinin benim üzerimde olacağını da biliyorum, çünkü anneniz aynı zamanda edebiyat öğretmeninizse size pekte bir seçenek kalmıyor. Aslında ona da hak vermiyor değilim, kim olsa son 15 günde yaşananlardan sonra biricik kızını gözünün önünden ayırmak istemezdi.
Son günlerde yaşananlar sadece benim değil onlarında hayatını altüst etmişti. Şu an annemin de benden farklı düşünceler içinde olmadığına emindim. Biricik kızı yüzünden yıllarca emek verdiği okulunu bırakıp bu terkedilmiş adaya yerleşmek zorunda kalmıştı. Üstelik buda yetmezmiş gibi babamın ailesiyle de uğraşmak zorunda kalacaktı. Sonuçta yıllar önce sırf onunla evlendiği için babamı evlatlıktan red etmişlerdi.
Babam ise bir daha bu adaya geri dönmeyeceğine yemin etmiş ve yıllarca onlarla görüşmemişti. Oysa şimdi biricik kızı için ettiği yemini bozmuş ve buraya geri dönmek zorunda kalmıştı.
Şimdi elimde olsa 15 gün öncesine geri dönmek için her şeyimi verirdim. Sürekli monotonluğundan şikâyet ettiğim hayatım aslında benim yaşadığım en güzel zamanlarmış meğerse, fakat bir şeyi kaybetmeden değerini anlamazmış ya insan, işte bende yaşadığım hayatı kaybettikten sonra değerini anlamıştım. Bir daha asla sahip olamayacağım hayatım benim için bitmiş bir ömür kendi zindanımda sıkışıp kalacağım hayatım başlamıştı.
Aslında hayattan o kadarda büyük şeyler istememiştim. Hayatım boyunca bir kere arkadaşlarımla birlikte vakit geçireceğim yaklaşan sınavın bir nebze olsun stresini atabileceğim bir tatil istemiştim sadece, ama o tatil benim hayatımın katili olmuştu.
O güne kadar pekte bir tasası olmayan tek derdi hayatının monotonluğu olan biriydim. Annemle ve babamla hep iyi bir ilişkimiz olmuştu hatta iyiden de öte hep arkadaş gibiydik, ayrıca birlikte büyüdüğümüz, Rüzgâr, Tuna, Nehir, Zeynep, Mina adında kardeşim kadar sevdiğim dostlara sahiptim. Bunun dışında girdiği her ortama uyum sağlayan, girdiğim her çevrede sevilen, örnek gösterilen biri olmuştum. Kısacası herkes tarafından sevilen biriydim.
Fakat o gün yaşadığım şeyler, bir an önce uyanmak isteyeceğiniz kötü bir kâbus gibiydi. Hayatımda ilk defa ailem dışında arkadaşlarımla gittiğim bu tatil benim kötü kabusumun başlangıcı olmuştu. Canım kadar sevdiğim arkadaşım benim yüzümden yitip gitmiş, sonrasında ise herkesin delirdiğini düşünen biri haline dönmüştüm. Oysa ne delirmiştim nede kötü bir kâbusun içindeydim, yaşadığım her şey gerçekti. Fakat bunu kimseye kanıtlayamazdım, sonuçta gördüğüm şeyleri sadece ben görüyordum ve elimde bir kanıtta yoktu.
Başta anlatmayı denedim fakat insanların gözlerinde gördüğüm acıma duygusu onlara sadece delirdiğimi kanıtlamaktan başka işe yaramamıştı.
Susmaya ve bazı şeylere kendi içimde bir çözüm bulmaya karar verdiğimde ise, benim suskunluğum başka bir şeyin çığlıklarını önüme getirip bıraktı.Eskiden insanların düşüncelerini merak eder, onları okumanın yolu olsa hayatın daha kolay olacağını, farkında olmadan kırdığınız insanları hissetmek ve yaptığımız hataları hızlıca düzeltmek veya kimsenin yalan söyleyemediği, dillerinin olmasa bile beyinlerinin doğruları haykırdığı bir dünyada yaşamanın huzuru da getireceğini düşünürdüm.
(Bazen ne dilediğinize dikkat etmeniz gerekir, çünkü sizin için iyi sonuçlar doğuracağını düşündüğünüz dileklerin hiçte öyle olmadığını anladığınızda, çok geç olmuş olabilir)
Oysa öyle olmadığını fark ettiğimde artık çok geçti asla böyle bir şeyi deneyimlemek istemezdiniz, bu durumdan öğrendiğim bir gerçek varsa o da bazen gerçeklerin sizi pekte mutlu etmediğidir. En kötü yanı da sürekli beyninizin içinde hiç susmadan ve dur durak bilmeden bağıran milyonlarca insanın olması ve sizin bunu durdurabilmek ve kapatabilmek için hiç bir şey yapamıyor olmanızdır.
Daha da kötüsü insanların hakkımda ki düşüncelerini, hakkımda kafalarından geçirdikleri en küçük düşünceyi bile duyuyor olmam bana pekte yarar sağladığı söylenemez, çoğu kez öfke nöbetlerimin tetiklenmesinin sebebi olduğu halde kimseyi susturamamak, bu sesleri kapatamamak ve yaşadığım bu durumu kimseye anlatamamak, kadar çaresiz bir şey yoktur herhalde? Bildiğim bir şey varsa oda kesin lanetlenmiştim ve bu lanetle bir ömür boyu yaşamak zorunda bırakılmıştım. Ama bilmediğim ise lanetimin bununla sınırlı kalmayacağıydı.
Merhaba arkadaşlar umarım beğenirsiniz
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum
Sevgiyle ve mutlu kalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADEN UYANIŞ (Düzenleniyor )
FantasyTüm bölümler tamamlandı fakat yeniden düzenlemeye aldığım için bölümleri yayından kaldırdım düzenleme yaptıkça bölümleri yeniden paylaşacağım . Yeni halini daha çok beğeneceğinizi düşünüyorum. Fikirleriniz ve Yorumlarınız benim için çok kıymetli b...