5-KORKU TÜNELİ

586 51 6
                                    

Akşama doğru harika bir parti masası oluşturmuştuk. Cips, içecek, sandviç, şeker, kek, jelibon, patlamış mısır, kek, müzik, balonlar ve daha fazlası...

Ne olduğunu anlamış değildik o nedenle Mary'ye soru işaretleri dolu gözlerle bakıyorduk. İç geçirdi ve anlatmaya başladı."Parti veriyoruz."dedi. Hala aynı gözlerle baktığımızı fark edince "Ben gidiyor olabilirim ama son günlerimi böyle geçirmeyeceğim." dedi. Yanına geldim ve "Mary bu durumda kimse parti yapmak istemiyor." dedim. "Size isteyip istemediğiniz sorduğumu hatırlamıyorum." dedi. Bize tatlı bir köpek suratı yaptı. Dayanamayıp gülümsedik.

Şarkı son ses çalarken elimizde içeceklerle eğleniyorduk. Enerjimiz birikmişti. Sonra birden müzik sesi kesildi.

"Ne yapıyorsun Mary?" dedim. "Off. Şey ya bence biraz dışarı çıkalım." dedi. Bir süre birbirimize baktık. Düşünüyorduk. Hepimiz dışarı çıkmak istiyorduk ama nereye gidecektik?

"Buldum!" dedi bir süre sonra Debby. "Lunaparka." dedi. Gözlerimizden onaylayan bir pırıltılı çıkınca ortalığı hemen toplamaya başladık.

Havanın soğuk olması bizim kasabanın insanlarını hiç etkilemiş gibi değildi. Herkes sokaklara dökülmüştü. Aynı şekilde lunaparkta doluydu.

Bilet almak için sıraya gitmiştik. Hava soğuktu ve dişlerim birbirine çarpıyordu. Önümüzde duran bir ailenin çocuğu kusmaya başlayınca ayrılmak zorunda kaldılar ve böylelikle sıra hemen bize geldi. Carl bir miktar para uzatarak biletleri aldı.

"İlk önce dönmedolaba binelim mi?" dedi Mary. Kafamızı olur anlamında salladıktan sonra büyük dönmedolaba doğru ilerledik. Kocaman ve göz kamaştırıcıydı. Hafif aydınlatması onu çok romantik kılıyordu.

Sıra bize gelince dört kişilik kabine bindik. Yavaş yavaş yükselmeye başlarken gece, karanlıkta kasabanın ne kadar güzel göründüğünü anladım.

Biz yükseldikçe daha sert çarpan rüzgar soğuk olmasına rağmen insanın tenine batan türden değildi. Huzur veriyordu. Tüm gecemi burada geçirebilirdim.

Bir tur göz açıp kapayıncaya kadar bitmişti. İnmek istemiyordum. Buraya ilk kez mi geliyordum? Hayır. Sık sık gelmeme rağmen gece ilk kez geliyordum.

Bir kol montuma sertçe dokundu ve "Tur bitti, hadi in." dedi yabancı bir erkek sesi. Büyülü an bitmişti. Her zamanki gibi o da bana dayanamamıştı.

Gece devam ediyordu. İnsanların çığlıkları, yüzünden gülümsemesi düşmeyen çocuklar, şeker satan adamlar, renkli balonlu palyaçolar ve daha fazlası.

"Son biletlerimizi neye harcayacağız?" dedi Carl. "Haritaya bakalım mı?" dedim. Kafasıyla onaylandıktan sonra haritaya doğru ilerledik. Biraz göz gezdirdikten sonra "Korku tüneli!" diye bağırdı Debby. "Ne?" dedim. "Korku tüneli!" diye tekrarladı aynı heyecanla. "Olmaz." dedim. "Neden?" dedi. "Yoksa korkuyor musun?" dedi. "Eğer korkuyorsan başka bir şeye binebiliriz." dedi Mary beni teselli edercesine.

Tam 'Evet korkuyorum.' diyecektim ki Sebastian'ı gördüm. Korku tünelinin zıt yönündeydi. Tek çare o lanet olası korku tüneline girmekti.

Kafamdaki düşüncelere bir stop diyerek cevabımı bekleyen arkadaşlarıma döndüm. "Hayır, gidelim." dedim.

Bana şaşkın bakışlarla bakmaya başladıklarında ters bir bakış yolladım. Anlaşılan bakışın altında yatan mesajı anlamışlardı.

Hızlıca tünelin sırasına geçtiğimizde tünelden çıkan kişileri ağlarken gördüğüme kalıbımı basabilirdim. Ama yinede çenemi kapalı tutup tek kelime etmedim.

Bir Genç Kızın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin