2-BALO

1K 64 4
                                    

Multideki görüntü Cloe'nin maskeli baloda giyeceği elbise. İyi okumalar.

Okulun bitmesine bir gün kala evimdeki kanepede hiç ilgimi çekmeyen bir film izleyerek geçiriyordum. Daha doğrusu geçiriyorduk. Debby, Mary ve benim hiç ilgimi çekmeyen bu romantik film Carl'ı pek duygulandırmıştı. Elindeki peçeteyle ağlıyordu. Cidden bu gerçek Carl'dı. Yarın karne günüydü. Aslında karne gününden daha fazlasıydı. Cumartesi akşamı balo vardı ve balo için alışveriş yapacaktık. Tabiki Carl yanımıza gelmeyecekti. Ben 'Dolabımdan bir şeyler bulurum.' demişti. İtiraz etmeye kalkışmadık. Birden hepimiz açılan kapıyla irkildik. "Merhaba kızlar, merhaba Carl." dedi babam. Oldukça yorgun görünüyordu. "Merhaba baba." dedim hiç kıpırdama gereği duymadan. "Merhaba." dedi benim aksime hemen babama poşetlerde yardım etmek için kıpırdayan Mary. "Merhaba Bay Flair." dedi Debby uykulu bir şekilde. "M-mer-merhaba." dedi Carl ağlamaktan kızarmış gözleriyle kekeleyerek. "Gençler saat çok geç olmamış mı?" dedi babam poşetlerle işim bitince. "Haklısınız." dedi Debby. "Bende gitmeyi düşünüyordum." "Bende." dedi Mary hemen Debby'nin ardından. "Carl sen iyi misin?" dedi babam. "Evet efendim."dedi kendini biraz da olsa toparlamış Carl." Harika o zaman sizi bırakayım."dedi babam. Hep beraber kapıdan çıkarlarken onları durdurdum. "Baba,yarın okula sen bizi bırakır mısın? Hepimizi." dedim. "Tabi ki." dedi babam. 'Teşekkür ederim' anlamına gelen bir gülümseme ile karşılık verdim. Hepsi kapıdan çıkıp babamın arabasına ilerlerken bende ortalığı toparlıyordum. Sonra birden aklıma yarın ne geleceğim geldi. Yavaş adımlarla merdivenlerden çıkarken çok uykumun geldiğini fark ettim. Bir an önce uyumak istiyordum. Nihayet odama varınca gardırobumun kapağını açtım. İçeri bir göz gezdirtikten sonra bol bir hırka aldım. Altıma bir şort arıyordum. Aradığım şortu da bulunca bot,çorap, çanta ve bir kaç takıyla kombini tamamlamıştım. Babamı beklemeden hemen yatağa yattım. O kadar yorgun olmalıydım ki bir kaç saniye içinde her şey siyaha bürünmüştü.

Sabah sabah cılız sesli bir çalar saatle uyanmak size ne kadar keyif verebilirdi? Sonuçta sevdiğiniz adamdan aldığınız bir öpücükle uyanmak vardı bir de salak bir çalar saatle. Fakat bugünün karne günü olduğunu hatırlayınca keyfim yerine gelmişti. Yataktan fırladığım gibi banyoya girmiştim. Hafif bir makyaj ve hiç uğraşamayacağım baya kıvırcık saçlarım ile işim 15 dakikada bitmişti. Vay! Cidden 15 dakika mı sürmüştü? Banyodan odama doğru ilerlerken mutfaktan gelen koku ile durdum. Bir kaç saniye durup kokladım. Kokunun ne olduğunu anlayınca koşarak aşağıya indim. Nefes nefese kalmıştım. Heyecandan mı yoksa koşmamdan mı bilmiyorum ama nefes almakta zorlanıyordum. Bir kaç saniye sonra kendime gelince "Baba, yoksa.. Düşündüğüm şey mi..?" dedim. "Sana da günaydın Cloe." dedi babam. Gözlerimi devirerek "Baba!" dedim. Gülerek bana döndü ve "Evet."dedi. Bu babamın özel tarifiydi. Meyveli krep... Küçükken çok yapardı. Fakat çalışma temposu arttığında pek zamanı olmamıştı. Gidip ona sıkıca sarıldım." Ahahah!! Cloe!! Tamam güzelim hadi giyin. Anca hazır olur zaten."dedi babam gülerek. "Seni çok seviyorum!!"dedim 'o' yu uzatarak." Bende seni. "dedi babam bana sarılarak. Bir kaç saniye sonra beni bıraktı ve " Hadi giyin." dedi. Hemen odama dönerek dünden hazırladığım kıyafetlerimi giydim. Çantama da bir kaç önemli eşya tıkarak aşağıya indim. Tabaklar nefis kreplerle kokuyordu. İçime bir krep kokusundan fazlasının girdiğinin farkındaydım. Aldığım koku anılarımın kokusuydu. Hemen bir lokma aldım. Ağzımda hissettiğim tat eskisi ile aynıydı. "Hımmmhımmm..." dedim lokmayı ağzımda gereğinden fazla tutarak. "Nasıl olmuş Bayan Flair?"diye sordu babam neşeli bir sesle." Hiç paslanmamışsınız efendim. "dedim aynı neşede. Her lokmanın keyfini çıkarırken hiç şüphesiz bu anın bitmemesini istiyordum. Fakat son lokmayı yutmam ile hepsi bitmişti." Eğer hazırsan çıkalım. Daha yolda kızları da alacağız."dedi babam. Olumlu anlamda başımı salladım. Kapıdan çıktığımda burnu soğuktan kırmızı olmuş Carl'ı gördük. "Carl?"dedi babam. Arkasını dönüp "Ah, günaydın efendim." dedi. "Carl, ne yapıyorsun bu soğukta?" dedim. "Okul baban bırakacaktı." dedi şaşkın bir şekilde. Babamla birbirimize baktık ve sırıttık. İşte benim Carl'ım! "Ahahah, Carl neden içeri girmedin?" diye sordum. Öne doğru kafasını eğdi ve kızardı. Fakat bu kez soğuktan değil. "Sizi rahatsız etmek istemedim." dedi sessizce. Bu sefer babamla kahkaha atmaya başladık. Bu duruma şaşıran Carl hemen toparlandı. Hemen arabaya binip Carl'ı ısıttı ve yoldayken kızları da alıp okula vardık.

Bir Genç Kızın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin