"Burası mı?"
"Evet."
Seungmin ile birlikte koskoca binaya girdiğimizde karşılaştığımız ilk kişiye Yeonjun'u sorduk. Bizi sosyal hizmetler binasının yanında ki küçük yere gönderip, Yeonjun'u getireceğini söylediğinde elimdeki çikolatalar ve yanımda ki Seungmin ile oraya gittik.
Boş bir masaya oturup sessizce beklemeye başladık.
O konu hakkında ne yapacağımı hala bilmiyordum. Utancımdan kimsenin yüzüne bile bakamazken, Seungmin de benimle birlikte düşünüyordu. Ben bazen uyuyamıyordum, çünkü Hyunjin bana birşeyler daha anlatmıştı.
"Geçen gün tuvalete gittiğimde inleme sesleri duydum Chan. Senin isminle inliyordu. Büyük bit ihtimal video ile..."
Devamını biliyorsunuz. Bu yüzden kendimi çok kötü hissediyordum. Sanki zorla bana dokunuyorlarmış gibi. Etrafımda gözlerimi dolaştırırken yanda ki aynada olan yansımam gözüme çarptı. Kızarmış ve çökük gözler, mor göz altları... berbat görünüyordum. Daha fazla yüzüme bakamadan, bana koşarak gelen çocuğa kollarımı açtım. Sanki oğlummuş gibi hissetmem normal mi?
"Chan~ah?"
"Efendim küçük adam?"
"Berbat görünüyorsun."
Biliyorum Yeonjun. Neler çektiğimi bir bilsen?
"Yeonjun'a zarar verme."
Gözlerim arkada duran çocuğa çarptı. Bakışlarıda sözleri kadar soğuktu.
"Soobin, o benim hyungum. Bana zarar vermez. O beni çok seviyor. Değil mi Chan~ah?"
"Evet küçük adam. Ben seni çok seviyorum."
Bir de üstüne öptüğümde, Soobin'in göz devirdiğini gördüm. Bu yaşda, bu hareketler normal mi?
Hep birlikte masaya oturduğumuzda ikisinin elele tutuştuğu gözümden kaçmamıştı. Ben Yeonjun'la sohbet ederken, Seungmin ise Soobin ile anlaşmaya çalışıyordu.
Yarım saatin sonunda Soobin, Seungmin ile kaynaşmıştı. Fakat bana olan bakışları hala aynıydı. Yeonjun da benimle keyifle sohbet ederken, bir görevli gelip sürenin bittiğini söylemişti. Süre olması canımı sıksa da belli etmemeye çalışarak son kez sarılıp, öptüm. Soobin beni itip onun dudaklarına kapandığında, o an popomun acısını umursamadan şaşırmaya baktım. Ağzım açık birleşik dudaklara bakarken, Soobin geri çekilip biraz bana yaklaşmıştı.
"Bir daha onu öpme."
Yeonjun kıkırdayıp, utanarak elini dudağına götürdüğünde, Soobin elini tutarak çıkarken, görevli kadınında hala kapıya baktığını gördüm. Şaşırmıştı.
"Christopher?"
"Hm?"
"Damadımız oluyor."
Ona dönüp açık ağzımı kapatıp, kararsızca cevap verdim.
"Sanırım."
-
"Tamam, şöyle yapalım. Kamera kayıtlarından kimin yaptığını bulup, o kişinin telefonundan silelim videoyu."
"Hayır, olmaz."
Felix hyungun fikrini, Seungmin redettiğinde Felix hyung oflamıştı. Changbin hyung gülümseyip onun ellerini tuttuğunda bende gülümsedim. Benim dertlerimle uğraşıp strese giriyorlardı. Nasıl kendimi kötü hissetmeyeyim?
"Bebeğim, öncelikle kendini strese sokmayı kes. Ve olmaz çünkü orjinal videoyu silsek bile, bütün öğrencilerin elinde o video, herkes yedeklemiştir bile. Herkes olmasa da, birileri mutlaka yedeklemiştir. O video tekrar dağılır. Orjinalini silsek bile, birşey değişmez."
Felix hyung gözlerini kaçırıp onayladığında, Changbin hyung onu kendine çekmiş ve sarmalamıştı. Çok güzel görünüyolardı... Belki ben ve Seungmin de bir gün sıkıntılı günlerde böyle... herneyse.
"Minho?"
"Ne var?"
"Ji, numarasını mı değiştirdi? Yeni numarasını bana atar mısın, ya da yanındaysa telefonu ona verir misin?"
"Seungmin, biz ayrıldık."
"Ne? Nasıl?"
"Benim hatam. Onun doğum gününü bile hatırlayamıyorum, hemde uzun zamandır birbirimizi tanıyoruz. O benim sevgilim ve ben iki üç rakamı aklımda tutamıyorum. Onunla sevgili gibi vakit geçirmiyorum. Ne anlattığını dinlemiyorum bile. Haklı olarak onu kullandığımı düşünüp, ayrıldı benden."
Sesinin yorgun tınısı, beni daha fazla yorarken kafamı masaya koydum. Sabahtan beri yemek yemiyordum, uyumuyordum bile. Telefonu kapattığını duyduğumda kafamı kaldırmaya zorladım.
"Neden yüzüne kapattın?"
"Hakediyor. Her bir boku çekmeyi hakediyor. Sonunda farkedebildi.Jisung diye bir sevgilisi olduğunu. Ne mutlu bize değil mi!"
Seungmin de benim yüzümden bu kadar sinirli ve stresliydi. Dirseklerini masaya koyup şakaklarını ovdu. Sonra da eliyle masaya hafifçe vurduğunda artık onun sakinleşmesi gerektiğini anladım.
"Seungmin, uyuyup dinlenelim. Sonra hallederiz."
"Ama-"
"Lütfen Seungmin. Seninle uyumak istiyorum."
Uyumadığımı bildiği için kafasıyla onaylayıp ayağa kalktı.
"Misafir odasında kalın, zaten sizin için her zaman hazır orası. İyi uykular."
Misafirlerimize iyi geceler diledikten sonra yatağa geçtik. Ben uzandığımda o da kollarını belime sarıp, kafasını boynuma soktuğunda gülümsedim. Minik bebeğim benim.
"Christopher, halledeceğiz bunu biliyorsun değil mi? Ben bunun için gerekli herşeyi yapacağım. Şimdilik sadece dinlenmeni istiyorum."
Gülümseyerek kafamı salladım. O da gülümseyip dudaklarıma uzanıp bir öpücük bırakıp, geri çekildi. Gözlerime baktığında elimi yanağına koyup hafifçe okşadığımda tekrar dudaklarıma uzandı. Bu sefer ki öpüşme sertleşmişti. Bir sürenin ardından geri çekildiğimizde tekrar kafasını boynuma soktu.
"Seungmin, aklında birşey mi var?"
"Evet."
"Anlatır mısın?"
"Peki."
•••
Bir daha ki bölüm ehe^^
Sizi seviyoruuummm💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flawsome -CHANMİN-
FanfictionFazla bilinmedik küçük bir kasaba ve küçük bir okul. Yargılayıcı bakışlar ve dalga içeren cümleler. Ben Bang Christopher Chan. Bu da benim hayatım... !Eşcinsellik ve +18 içerir! *Hayal ürünü bir kitaptır* *angst*