Zayn'in gruptan ayrılmasına çok üzüldüm. Hayatımda hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Merhaba Directionerlar ben yeni yazarınız. Bu hikaye Zayn'i unutmamak için.
Siyah deri eteğimi giyip üzerime beyaz, üzerinde siyah kalp olan ve göbeğimde biten tişörtü geçirdim. Ayakkabılarım spor topuklulardı ve onlarda siyahtı. Saçlarımı düzleştirip tepeden at kuyruğu yapmıştım bile. Makyözlerden biri gelip gözüme mükemmel denebilecek kadar güzel bir eyeliner çekti. Ruju kendime yakıştırmıyordum. Zaten tek makyaj malzememde göz kalemimdi.
İşim bittiğinde oturduğum tabureden kalkıp kızların yanına gittim. Onların işleri benimkinden önce bitmişti. Şimdi hepimiz yayın saatini bekliyorduk.
Yayın saati derken şöyle açıklayayım. Ben ve arkadaşlarım Aleyna, Mine, İlayda ve İrem Türkiye de katıldığımız X Factor yarışmasını kazanmıştık. Şanslıydık ki videolarımız internette bayağı ünlü olmuştu. Neredeyse tüm dünyada tanınıyorduk. Burada olmamızın sebebi de zaten buydu. Burada yani Lon Angelas da Ellen şovdaydık ve içeride One Direction vardı. Bizde burda bizi çağırmalarını bekliyorduk.
Kafası kel, elinde onlarca kağıt tutan bir adam odamıza pat diye dalıp anlamadığımız birkaç şey söyledi. Hepimiz çevirmenimiz Çiğdem’e dönerek ne dediğini sorduk.
“Şimdi sırasıyla sizi çağıracaklarmış” dedi aceleyle ayağa kalkarak. “Ama isim isim gidecekmişsiniz. İsim sırası onlarda varmış”
“İsim sırası mı?” dedi Aleyna “Neden ki?”. Çiğdem omuzlarını silkip kapıya yöneldi. Ardından bizde ilerleyip koridora çıktık. Koridorun sonundan aksanlı bir “Aleyna!” duyuldu. Demek ki ilk o çıkacaktı. Aleyna adımlarını hızlandırıp önümüze geçti ve Çiğdem ile birlikte stüdyoya çıktılar. Sonrasında iki üç dakika arayla tek tek isimlerimizi söylediler. Lanet olasıcalar beni en sona bırakmışlardı. Heyecandan ölmek üzereydim. İsmim söylendiğinde eteğimi düzelterek yürümeye başladım. Koridorun sonuna yaklaştıkça kalbim güm güm atıyordu. Sanki rüyada gibiydim. Oradaydım ama kendimi dışardan izleyebiliyordum. Berbat bir duyguydu.
Koridorun sonuna yaklaştığımda yüzüme vuran ışıklarla birlikte yüksek sesli müziği duydum. Hareketli bir parçaydı. Büyük ihtimalle kızlar girerken de çalınmıştı. Derin bir nefes alıp bir adım daha attım ve stüdyoya giriş yaptım. Ben yavaş adımlarla ilerlerken Ellen gülümseyerek ayağa kalkmıştı. Onun bu hareketiyle birlikte tüm bakışlar üzerime döndü. One Direction’da dahil. Bense bir sakarlık yapıp yere kapaklanmamak için fazladan çaba sarf ediyordum. Sonunda yanlarına gidebildiğimde Ellen elini uzattı. Elini tuttuğumda beni kendine çekip sarıldı. Ayrılırken bir şeyler söylemişti ama anlayamamıştım. Bakışlarımı Çiğdem’e çevirdim.
“Seni neden en son çağırdıklarını söylemek istiyormuş” dedi Çiğdem. Yavaşça kafamı salladım. Ellen eliyle oturmam için işaret yapıp kendi de oturdu. Kızların bana bıraktığı yer Ellen’a en yakın kısımdı. Eteğimin açılmamasına dikkat ederek yavaşça oturdum. Tanrım! Karşımda One Direction vardı. Karşımda Harry, onun yanında Niall, bacaklarını açıp oturmuş Liam, Liam’ı şikayet eden Louis ve en son olarak bana en uzak oturan ve sağ kolunun dirseğini koltuğun kollarına dayamış ve yüzünü de eline yaslamış, umursamaz tavırlarıyla bana bakan Zayn oturuyordu. Utanarak bakışlarımı kaçırıp Ellen’a döndüm. O konuştukça Çiğdem bize tercüme yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5Kız 5 Oğlan
FanfictionBiz bunların hiçbirini hayal etmemiştik. Tek düşündüğümüz yarışmayı kazanıp ünlü olmaktı. Belki de sevilmek istiyorduk hayranlarımız tarafından. Ama düşündüğümüzden de fazlası çıktı karşımıza. Hem iyi hemde kötü olarak... Karşımıza aşk çıktı, ama ol...