İstediğimiz de bu değil miydi?

306 13 0
                                    

Merhaba arkadaşlar işte yeni bölüm! Zevkle okumanız dileğiyle. Bu arada oy vermeyi ihmal etmeyin. Hepinizi çok seviyorum x


"Tamam, tamam tamam" dedi Louis yüzünü buruşturup elini sallarken. "Şu davulun sesini kısamıyor muyuz?".


Gözlerimi devirip elimde ki kağıtları piyanonun üzerine bıraktım. Tuvaletten geldiğimden beri-ki iki buçuk saate yakın bir süre oldu- prova yapmaya çalışıyorduk ama sonuç berbattı. Sürekli yüksek sesten şikayet ediliyordu ve müziğin tam ortasında duruyorduk.


"Şu şeyleri müziksiz söylesek olmaz mı?" dedi Niall kafasını geriye yaslayarak. "Süper fikir İrlandalı" dedi İrem. "Bence kesinlikle öyle yapmalıyız". "Ya da" dedim "Bugün ki provayı iptal edip evlerimize gidip dinlenmeliyiz". O sırada birisi kayıt odasıyla ses odasını ayıran camı tıklattı. Kafamı çevirince Çiğdem'i ve çocukların menajerini gördüm. İkisi de başparmaklarını havaya kaldırmışlardı. "Ama şu işi çok erteledik. Biran önce bitirmeliyiz" dedi Aleyna "En azından İngiltere'ye gidene kadar".


"Ama bu şekilde de bir arpa boyu yol gidemiyoruz" dedi Mine. "Tanrım! Bir daha asla içmeyeceğim"


"Eve gitme fikrine bayıldım" dedi Harry.


"Katılıyorum" dedi Liam. "Hadi o zaman" dedim ve kayıt odasından çıktık.


.........................


Zayn'in gözünden...


İçkinin beynimde oluşturduğu tarifsiz ağrının üzerine bir de sabah Perrie'yle aynı yatakta uyanmanın verdiği rahatsızlık eklenince ortaya tarifi gerçekten imkansız boktan bir durum çıkmıştı. Birde sabah Paul'un beni arayıp Hilal'i uyarmam konusunda ki uzun konuşması. Beynimi sikmişti. Gerçekten. Beynime tecavüz edilmiş gibi hissediyordum. Üstüne üstük birde kayıt işi vardı. İntihar etmek için ne güzel bir sabah öyle değil mi?


Hilal evlere gitme fikrini ortaya atınca ilk defa ona minnetle baktım. Hep beraber stüdyodan çıkıp garaja doğru yürümeye başladık. Çocuklar önden giderken ben bilerek yavaş adımlarla yürüyordum ki Hilal'le düzgünce konuşabileyim. Adımlarını hızlandırınca bende hızlandırdım ve kolunu yakaladım. Şaşkınlıktan büyüttüğü gözleriyle bana baktı. "Konuşmamız lazım" dedim. "Yine mi?" diye sordu gözlerini devirerek. "Yine" dedim. "Pekala. Seni dinliyorum" dedi kollarını bağlayarak. "Umarım balık hafızalı değilsindir. Perrie ile ilgili söylediklerimi unutmamışsındır. Yoksa..."


"Ah, evet. Yoksa değil mi? Yoksa kendime ölümlerden ölüm beğenmem gerekir. Başım belaya girer ve hayatım biter? Bak. Ne sen ne de o aptal sarışın sevgilin ikinizde umurumda değilsiniz. Git ve kendine uğraşacak başka birini bul Malik". Öylesine kararlı konuşmuştu ki birkaç saniye söyleyecek bir şey bulamadım. Daha sonra durumu berbat ettiğimi anladığımda kendime geldim ve "Her neyse" dedim "Sen ağzını açma yeter"


Kollarını çözerek sertçe yanlarına bıraktı ve tekrar gözlerini devirerek yürümeye başladı. O minibüsüne doğru ilerlerken bende bizim çocukların yanına gittim.


"Neler oluyor Zayn?" diye sordu Niall. "Önemli bir şey değil dostum" dedim omzuna dostça vurarak. "Pekala" dedi Harry. "Ne yapıyoruz? Bara gidelim mi?".Hepimiz kaşlarımızı bir şekilde çatık Harry'e baktık. "Ne?" dedi.

5Kız 5 OğlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin