Bu bölümü geçen bölüme yaratıcı yorumlar yapan okuyucuma ithaf ediyorum. Ona buradan teşekkürlerimi iletirim. Gerçekten harika yorumlar yapmışsın bro ;D Hatta bazılarını okurken kahkaha atmadım diyemem :D Böyle yaratıcı yorumlarınız beni çok mutlu ediyor, lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin.
İşte yeni bölüm, zevkle okuyun bakalım.
...............
-Sen bu daracık elbiseyi beğendin mi şimdi? Hatırlatırım sakar kız, sana sakar kız dememizin bir sebebi var. Yine bir sakarlık yapar parçalarsın elbiseyi. Olmaz bu!
-Bu tişörtün altı nerde? Ne demek elbise bu? IQ'un ile ayakkabı numaran aynı mı senin? Bu da olmaz!
-Ben gıcıklık etmiyorum, elbisenin sırtını dikmemişler seni dekolte diye kandırıyorlar, biraz akıllı ol!
-Çekici olacağım diye kedi kıza dönmene gerek yok, çıkar şunu!
Böyle böyle dört buçuk saat oyalandık alışveriş merkezinde ve ben Zayn yüzünden bir tane bile elbise alamadım.
"Hiç yüzünü asma, beğendiğin elbiselerin hiçbiri güzel değildi" dedi AVM'nin kapısından çıkarken. Tanınmamak için şapkalarımızı takmıştık ve park yerine doğru şu çizgi filmde çakalın kovaladığı, sürekli 'bip, bip' diyen gıcık kuş gibi bir hızla yürüyorduk.
"Benim tek istediğim yeni elbise alma olayının aradan çıkmasıydı ama şimdi sayende tekrar gelmek zorunda kalacağım" dedim arabanın yanına vardığımızda. Sonra bir şey demeden yolcu kapısını açıp yerime geçtim. Ben emniyet kemerimi takarken o da yerine oturmuştu.
"Kusura bakmayın leydim, erkeklerin size sarkmasına neden olacak elbiseleri almanıza izin vermediğim için beni suçlamakta haklısınız" dedi sinirli ve alaycı bir tonda bana bakmadan. Gözlerimi kocaman açıp ona baktım. Ne demişti az önce? Korumacı erkek lafları mıydı onlar?
Bakışlarımın ağırlığını hissedince kafasını bana çevirip baktı ve o da ne söylediğinin farkına vardı.
"Her neyse" dedi bakışlarını tekrar yola çevirirken.
Kollarımı bağlayıp trip moduna geçtim. Zaten o stilist bozuntusuna da sinirliydim. Gıcık şey çağırıp kendi gelmemişti. Beni Zayn'le alışveriş yapmaya zorlamıştı. Cebimden telefonumu çıkartıp Çiğdem'i aradım. Daha ilk çalışta açtı.
"Alo Çiğdem, o stiliste iyi bir ayar çekmen gerekecek çünkü..."
"Hilal hemen eve gelin!"
Kaşlarımı çattım. "Neler oluyor Çiğdem?"
"Sen dediğimi yap!"
"Nedenini söyler misin?"
"Kime ne anlatıyorum ben? Of. Telefonu Zayn'e ver!"
Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp yavaşça Zayn'e doğru uzattım. 'Ne oldu' der gibi kafasını salladı. Bense sadece omuz silktim. Telefonu sol eline alıp kulağına götürdü. O anladığını belirten homurtular çıkarırken bende onu izliyordum. Konuşması bittiğinde telefonu bana uzattı ve ben telefonu elime alır almaz direksiyonu öyle bir çevirdi ki kapıya yapışmak zorunda kaldım. U dönüşü yapmıştık. "Ne olmuş Zayn?" diye sordum ön camdan fırlamamaya çalışırken.
"Sana şu kadarını söyleyeyim" dedi ve kafasını bana çevirdi. "O terzinin gelememesinin geçerli bir sebebi varmış"
Ne demek istediğini anlamamıştım. "Bu ne anlama geliyor?" diye sordum kaşlarımı çatarak. Cevap vermedi. Onun yerine gaza biraz daha yüklenmişti. Şimdi olması gerekenden daha da hızlı gidiyorduk. Bu gerçekten kötü bir şeyler olduğunu anlamama yardım edecek bir şeydi. Korkmaya başlamıştım. Gözlerim sürekli Zayn'in üzerindeydi. Ne kadar soğukkanlı kalmaya çalışsa da onun da telaşı gözlerinden okunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5Kız 5 Oğlan
FanfictionBiz bunların hiçbirini hayal etmemiştik. Tek düşündüğümüz yarışmayı kazanıp ünlü olmaktı. Belki de sevilmek istiyorduk hayranlarımız tarafından. Ama düşündüğümüzden de fazlası çıktı karşımıza. Hem iyi hemde kötü olarak... Karşımıza aşk çıktı, ama ol...