Yirmi bir yıllık hayatımda, kime ne zararım olmuştu ki? Çevremdekileri, hatta tanımadığım insanları bile kırmamak, üzmemek için hep dikkat etmiştim.Zaten kendi halimde sade, sakin bir hayatım vardı. Şimdi neyin bedeliydi bu? Birine zarar vermek bir kenara dursun, canını dahi acıtamazken, neden şimdi göz yaşlarımı, haykırışımı,ruhumun acısını görmezden geliyordu?
Şimdi ben ne yapacaktım? Anneanneme zarar gelmesin diye, beni bırakması için, insafa geleceği günümü bekleyecektim?
Adınının dışında kim olduğunu bilmediğim bir adamla, nasıl aynı evde kalacaktım? Bana zarar vermeyeceğini, nereden bilecektim? Kahretsin, yüzlerce kez kahretsin. Keşke Hakan'nın kapıma dayanıp dayanmaması umrumda olmasaydı. O zaman gitmezdim o parka. Böylelikle bu manyağın tehditlerine, boyun eğmek zorunda da kalmazdım.
Ama işte herşey bir keşkeden ibaretti.
Karnımın artan ağrısıyla, kollarımı daha çok doladım karnıma. Merdivenlerde iki büklüm olmuş, ne kadar zamandır burada oturduğumu bilmeden ağlıyordum. Merdivenlerden gelen ayak sesleriyle, birazcıkta olsa unuttuğum korkum, tekrardan gün yüzüne çıkmıştı.
Merdivenlerden inip önümde durmasıyla, Bakışlarım siyah spor ayakkabılarına kaydı.
"Neden burada oturuyorsun? Sana odalardan birine geç demiştim." Soğuk sesini algılayan bedenim, daha çok kendini kastı. İstemiyordum! Demir her şey normalmiş gibi davranırken, benim de onun emirlerini dinleyip yapmamı isteyebilirdi, ama ben istemiyordum."Sana diyorum! Yüzüme bak cevap ver." Sesinin sertleşmesiyle, sinirlendiğini anlamamak kaçınılmazdı. Cevap vermek istesemde, ağlamaktan harap düşen bedenimin, tek kelime edecek hali yoktu. Her saniye artan karın ağrım da cabasıydı. Cevabını almayana kadar, Başımdan gitmeyeceği de kesindi.
"İstemiyorum! Bu evde kalmak istemiyorum. Demir ben evimi özledim, lütfen bırak gideyim." Olanca düzgün çıkarmaya çalıştığım sesimle, loş ışıkta bile öfke saçtığı belli olan siyahlarına bakarak, dile getirdiklerimin, bir öneminin olmadığını daha çok sinirlenmesinden anlamıştım.
"Asel, aynı şeyleri tekrarlayıp durmayı kes. Hiçbir yere gitmeyeceksin diyorum, bunun nesini anlamıyorsun." Bana doğru eğilerek konuşunca, öfkeli cümlesinden korkup, sırtımı merdivenlere doğru dayadım.
"Kalk ayağa yukarıda ki odalardan birine git ve uyu. Bir daha tekrarlamıyacağım." İstemesemde kalkmak zorundaydım. Yoksa bu psikopatın ne yapacağı hiç belli olmazdı. Kollarımı karnımdan çözüp, akan gözyaşlarımı kurulduktan sonra başımda bekleyen Demir'e bakışlarımı değdirmeden, yavaşça ayağa kalktım. Karnıma sanki bıçak batıyordu. Başımın ağrısını saymıyordum bile. Aslında Hakan'nı sormak istiyordum ama, vereceği tepkiyi kaldıracak bir Asel, kalmamıştı şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN GÖLGESİNDE +18
Action"DUR!!!" Duyduğum kelimeyle, bedenimin yapacağı işlev aynı değildi. Eğer ki durursam o cehenneme tekrar götürecekti beni. Ve bu kez bana olmayan merhametini de kullanmıyacaktı. Gözümün üzerine düşen saç tellerim her ne kadar görüş açımı zora soksad...