Sarf ettiği kelimelere kendi inanabilirdi, ama beni tehditlerle, zorla yanında tutarak buna inanmamı bekliyemezdi. Farklı şekilde tanışsaydık ve beni böyle zorla yanında tutmasaydı, dediği şeye ben de inanabilirmiydim demekten kendimi alıkoyamadım.Hayır yine inanmazdım. Çünkü şu an bir saniye bile yanında durmak istemiyordum. Farklı bir konumda dahi kendimizi düşünsem içim almıyordu.
Nefesinin boynuma çarpmasıyla, kendimi geriye doğru çekmeye çalıştım. Bana dokunmasına dayanamıyordum.
"Bırak beni Demir." Hiç bir duygu barındırmayan sesimle, kurabileceğim en uzun cümlemi kurmuştum, daha fazlasına mecalim yoktu."Asla, duydun mu? seni asla bırakmam. Benden başka kimseye gidemezsin. Sen sadece benimsin, benim..."
Sonlara doğru fısıltıdan ibaret olan kelimeleriyle, saplantılı bir psikopattan farkı yoktu gözümde. Korkunun tekrardan bedenimi ele geçirmesiyle, bir anlık boşluğundan yarlanıp hızla kendimi geri çektim. Ne yapacağımı bilmez bir halde çaresiz bakışlarımı ifadesiz siyahlarına diktim.
"Demir sen kafayı yemişsin. Beni ne zamandır tanıyorsunda, takıntı haline getirdin ha söylesene! Ben seni istemiyorum. Ben evime gitmek istiyorum, anlıyor musun evime!"
Çırpınarak sarf ettiğim onca şeye rağmen istifini hiç bozmadan, gözlerini kısarak sakin bir şekilde beni dinledi.
"Asel kendini yorma güzelim, hiçbir yere gitmeyeceksin. Bence bana alışmaya çalışsan daha iyi olacak."
Sen ciddi misin bakışlarımla, hayretler içinde izledim. Nasıl bu durumu bu kadar normalleştirebiliyordu? Ellerimi yüzüme kapayıp sakinleşmeye çalıştım.
"Bu evden gideceğim. Bana istemediğim hiçbir şeyi yaptıramazsın."
Yüzümden çektiğim sağ elimin işaret parmağını, Demir'e sallayarak birazda olsa bana hükmedemeyeceğini göstermeye çalıştım. Çenesinin kasılmasıyla yaptığım şeyin onu sinirlendirmesi, bana çokta uzak gelmedi. Zaten ne desem sinirleniyordu."Sana galiba hergün hatırlatmam lazım, böyle bir şeye yeltenirsen olacakları."
İma dolu konuşmasıyla aklıma gelen anneannem, gözlerimin dolmasına neden oldu. Aklıma gelen fikirle, akmak için fırsat kollayan yaşlarımı geri ittim. Buradan kurtulur kurtulmaz anneannemi de alıp, hemen İstanbul'u terk edecektim. Eğer ki izimizi kaybettirirsek bu piskopattan kurtulurdum. Ama şu an dikkatle beni izleyen Demir'e, bunu belli etmemem lazımdı. O yüzden hiç bir şey demeden kalktığım koltuğa geri oturdum.Bakmasamda bakışlarının bende olduğunu biliyordum. "Eğer ki sorun çıkarmazsan, hiç kimsenin canı yanmaz. Her şey senin eli..."
Sesli bir şekilde açılan evin kapısıyla, ikimizin de bakışları eş zamanlı olarak içeri giren Ulaş'a çevrildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN GÖLGESİNDE +18
Боевик"DUR!!!" Duyduğum kelimeyle, bedenimin yapacağı işlev aynı değildi. Eğer ki durursam o cehenneme tekrar götürecekti beni. Ve bu kez bana olmayan merhametini de kullanmıyacaktı. Gözümün üzerine düşen saç tellerim her ne kadar görüş açımı zora soksad...