12.BÖLÜM "BAŞLAMADAN BİTEN AŞKLAR"

2.8K 81 14
                                    

Ayak bileğimin hemen hemen bir karış yukarısında, yanlamasına ve yarısından çoğu batan koca cam parçasına bakarken, gözlerim kararıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayak bileğimin hemen hemen bir karış yukarısında, yanlamasına ve yarısından çoğu batan koca cam parçasına bakarken, gözlerim kararıyordu. Demir cam parçasına dokunmamaya özen göstererek, az önce kanı durdurmak için gelişi güzel bacağıma sardığı gömleğini, şimdi daha düzgün bir şekilde sararak bağlıyordu. Kan kokusu, ve bacağımda ki dayanılmaz acı, bilincimi kaybetmem için sanki beni tuzağa düşürmeye çalışan iki düşmandı.

"Bebeğim bakma bacağına sen. Asel sana diyorum. Bakma güzelim!"
Transa girmiş gibiydim, Demir'i duyuyor ama tepki veremiyordum. Dur durak bilmeyen yaşlarım akmaya devam ederken, bağıra çağıra olan ağlamam, sadece iç çekişlere dönmüştü. Yüzümü saran ellerle, bakışlarımı bacağımdan çekmek zorunda kalmıştım. Demir hemen yanıma oturmuş, ona odaklanmam için yüzümü, saçlarımı okşuyordu. Terden alnına yapışan saçları, ve korku dolu gözlerle konuşmaya devam ediyordu.

"Allah belamı versin ki, isteyerek yapmadım. Asel, ben sana bu hayatta en son zarar verecek insan bile değilim." kanımın bulaştığı elleriyle yüzümü okşuyor, ve bu midemi alt üst ediyordu.
"Özür dilerim... Ne olur bir tepki ver."
Midem daha fazla dayanamıyacaktı. Banyoya gidecek vaktimin olduğunu ise hiç düşünmüyordum. Söylemem lazımdı, gücümü toplayıp söylemem lazımdı.
"Kus... kusacağım."

Güçlükle dile getirdiğim kelimemle birlikte, Demir ne yapacağını bilemez bir surat ifadesine bürünsede, kısa sürmüştü bu hali.
"Tamam güzelim. Şimdi sen derin derin nefes al, ben seni kucağıma alacağım."
Çok kötü bir durumdayım, bedenimi basan ateş ve nefes almamı zorlayan mide bulantısıyla, konuşmadan kafamı olumlu anlamda salladım. Demir hızla ayağa kalkarak dikkatli bir şekilde beni kucağına alırken, bacağıma saplanan ağrıdan ziyade, hareket ettiğim için Midem çok daha kötü olmuştu. Çaresizlikten başımı Demir'in çıplak göğsüne bastırdım.

Karanlık bir yerlerden geçtikten sonra, açılan ışıkla banyo olduğunu düşündüğüm yere gelmiştik, ama ben dayanamayacaktım. Ani gelen öğürmemle, Demir bacağıma dikkat ederek olduğu yere diz çöküp, saçlarımı yüzümden çekti.
Kendimi tutamayıp kusmaya başlayınca, iyice nefes alamaz olmuştum. Bu beni o kadar fazla korkuttu ki, bir yandanda ağlıyordum.

"Bitti bebeğim, ne olur sakinleş. Buradayım, yemin ederim sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim."
Elini anlıma bastırıp saçlarıma bir kaç yatıştırıcı öpücük kondurduktan sonra, beni sakinleştirmek için konuşmaya devam etti.
"İyi olacaksın Asel. Söz veriyorum sende açtığım tüm yaraları bir bir saracağım güzelim. Ne olur sakinleş ve nefes almaya çalış."

Hâlâ öğürmeye devam etsemde midemde hiç bir şey kalmadığı için, canımı yakmak ve nefes almamı engellemekten öteye gitmiyordu. Sakinleşmem lazımdı...
"Bitti dimi bebeğim? Başını sallayarak onayla beni, Asel hadi."
Çaresiz ve acınası halimle başımı sallayabilmiştim. Demir elini anlımdan çekip, dikkat ederek beni tekrardan kucaklayarak ayağa kalktı. Tek eliyle beni tutmaya çalışırken diğer eliyle suyu açıp, elinde ki kanı akıtarak yüzümü yıkamaya başladı.

SİYAHIN GÖLGESİNDE  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin