2. Bölüm: Kapının Ardında Kalan.
'Nefes almak için yaşamayı unutmamız gerek...'
Son yarım saatte olanlar sadece bir rüya gibiydi. Hani rüyalar aslında çok kısa olur da uzunmuş gibi gelir ya, aynen öyleydi. Anonsun hemen ardından bağıranlar kim, her şeyini toplayıp bir yerlere kaçanlar kim, bayılanlar kim. Ve de hiç bir tepki veremeyenler vardı, buna da biz üçümüz dahildik birkaç kişi dışında. Leyal'in elindeki telefonu yere düşerken verdiği tek tepki gözlerini korkuyla açıp bize bakmaktı.
Tamam, yaşamı sevmiyordum, ancak bu kadar erken de istemiyordum gitmek... Hala ufak bir umudum vardı, bir yağmur tanesinin yeryüzüne düşmek için sarf ettiği kadar sürede her şey değişebilecek iken, koca bir ömrün bomboş geçmesini beklemiyordum elbette. Ancak duygusuz yaşamanın bile bir değeri vardı artık gözümde.
Geçen üç dakika yirmi altı saniyenin sonunda artık bir şeyler yapmamız gerektiğini anlayan ilk ben oldum. Leyal'in titreyen omuzlarını tuttum sıkıca.
"Leyal, kendine gel, burası donup ağlayıp hayal kırıklığı yaşayacağımız yer değil. Bir an önce güvenli bir yer bulup saklanmalıyız." Ferit Leyal'in kendine gelmediğini görünce eğilip sol kolunu Leyal'in dizlerinin arkasına geçirdi. Sağ elini de sırtına yerleştirdiğinde Leyal'in kafasını Ferit'in omzuna gömüp ağlamaya başladığını duydum.
Duygularıma yenik düşmemeye çalışsam da ellerimin ve dizlerimin titremesini önleyemiyordum. Yemekhanenin yemekler olan tarafına geçip ambalajlı yiyeceklerden aldım biraz. Ne kadar gizlenmek zorunda olduğumuzu bilmiyorduk. Akıllıca davranmazsak saklanmanın bir önemi kalmazdı. Açlıktan da ölmek bir seçenekti sonuçta. Çantama tıkıştırdığım birkaç yiyecekten sonra iki şişe de su alıp hızla çantamın fermuarını kapattım. Benimle birlikte onlarca kişinin bundan sonrasını düşündüğünü anlamak zor değildi zira bir anda pek çok öğrenci bu tarafa gelmeye başlamıştı. İşimi bitirdiğim gibi çantamı omzuma geçirip koşarak merdivenleri adımlayan Ferit'lere yetiştim.
İlerlediğimiz koridor boyunca çok az insana rastlamıştık, çünkü en üst kattaydık. Bu kadar üste çıkmak hem kimsenin aklına gelmezdi, hem kimsenin aklına gelmeyeceği için virüslüleri buraya cezbedebilecek bir şey olmazdı.
Rastgele girdiğimiz odalardan birinde Ferit Leyal'i sıralardan birine bırakınca benim ise ilk aklıma gelen pencereden dışarısını gözlemlemekti.
Durum gerçekten de vahimdi. Hatta o kadar kötüydü ki, yedi saniyeden fazla bakamadım. Bu öyle bir manzaraydı ki, hiçbir insan yüreği kaldırmazdı. Bu öyle bir manzaraydı ki, gördükten sonra asla unutulmazdı. Ve biz bu kargaşanın ortasında nefes almak için çırpınmak zorundaydık. Ama şunu hepimiz bilmeliydik ki, nefes almak için yaşamayı unutmamız gerekiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lider
PertualanganBir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar hayata tutunmak için sebepler arayan bir kız varmış. Mutsuz, üzgün, kırgın. Kız tam her şey yoluna girdi derken, işler daha karmaşık bir hal almış. O kız benmişim... Ölüme koşan, kucağına atlamak için sabırsızlan...