Şeytanla Dans Et // KaiSoo

Seni Öpmeyi İstersem?

Artık benim değilsin,
Yağmurlar yağsın, gökler delinsin!
Bırak artık ruhumu ellerinden..

-----

Kai gülümsedi.

Kyungsoo'nun dediği gibi baş melekler  piyonlarıyla gelmişti.

Baş melekler.. gerçekten tam bir aptallar..

Gülümsemesini büyüttü ve ellerini iki yana açtı. "Hoşgeldiniz." dedi onlara doğru ilerlerken. Cehennem kapısının önünde bekliyorlardı. "Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Baş melek Lee alayla gülümsedi. "Misafirperverliğin gözlerimi doldurdu.." gözyaşını siler gibi yaptı. "..ama cezana bir faydası olmadı."

Kai gülümsemesine devam etti. "Ceza mı?" Biraz düşünür gibi yaptı. "Aradan yüzyıllar sonra mi?" Kast ettiği  İnsanlığın sonunu getirmeye yakın olan katliamıydı.

"Hayır, bir meleği kendi ininde öldürmeye çalışman."

Kai elini cebine atıp bir adım onlara doğru attı. "Özür dilerim anlayamadım. Öldürmeye çalışman dedin sanırım.. öldürdüğüm için ceza almam gerekmez miydi?"

"Bu sefer canımız böyle istedi."

Kai anlar gibi yapıp kafasını salladı ve bir kaç adım geri gitti. "Peki bundan tanrının haberi var mı? Bildiğim kadarıyla onun izni olmadan hiç kimseye ceza kesemezsiniz."

"Bir insana evet.. fakat karşımızda bir şeytan var."

"Oralarda bir yerlerde kral olacaktı."

"Bu kadar gevezelik yeter." dedi başmelek Lee. "Şimdi cezanı çekme vakti."

Kai diğer elinide cebini atarak alaylı gözlerle karşısındaki meleklere baktı. Tanrı onların yanındaydı, adaletsiz bir şekilde ceza keserken bile. İçindeki ufak iyilik parçası yanıp tutuşurken elinden tutan olmamıştı fakat melekler içindeki kötülükle karşısındayken destekçileri vardı.

Hayır, bu Adaletsizliğe karşı surat asamazdı. Gülecekti, acı çekerken bile. Bu Adaletsizliğin komik oluşuna gülecekti! En azından.. ona destek olan biri vardı.. nedenini bilmesede ona inanan, yardım eli uzatmaya çalışan bir melek..

İçindeki her zamankine kıyasla bu güç ondan mı kaynaklanıyordu? Kendisine karşı çıkan türün arasında ona destek olan biri olduğu için mi? Bu zaferin gücü müydü? Neyi kazanmıştı ki?

Baş melek Lee bir anda elinde beliren sopasını öne uzattı. "En ağır cezalardan seçtim.. böylece bir daha bir meleği öldürmeye çalışamazsın."

"Haklısın." dedi Kai yüzündeki gülüşle. "Onu direkt öldürürüm."

Lee, sinirle sopayı yere vurdu. Kai gözlerini kapatıp gelecek olan acıyı bekledi. Bir yıldırım mi? İç organları mi? Ruhu mu? Boğulma mi? Neydi ona acı verecek ? Fiziksel mi?

Tek gözünü açıp etrafa baktı. Hiçbir acının gelmemesiyle birlikte, karşısındaki meleklerde şaşkındı. Tekrar sopayı sertçe vurdu melek Lee.

Neden etki etmiyordu?

Bir dakika..

Yoksa..

Bu.. mümkün mü?

'Tanrım..' dedi içinden Kai. 'Bana karşıda olsa adaletsizliğe izin vermeyeceğini biliyordum...'

Kai'nin gülüşü büyüdü. Yavaş yavaş kahkahaya dönüştü bu gülüş. Baş melek sinirden kıpkırmızıyken, Kai gülmekten ağlıyordu. Belki mutluluktan..