Kaderine kafa tut, gel,
Tut elimi korkmadan..
Oyunu bozma vakti!----
O gece bir çok mucize gerçekleşmişti.
Ertesi sabah insanlar uyandığında kışın ortasında açan kiraz çiçeklerini görmüşlerdi. Kurumuş göller suyla dolup taşmış, kışın uykuya yatması gereken bütün yaz çiçekleri güneşi selamlamıştı. Bir bebek ilk adımlarını atmış, başka bir bebek anne demişti. Kar yağıyor ama güneş sıcacık insanların içine dokunuyordu.
Sonunu düşünmeden, ya da düşünmek istemeden büyük sözler verilmişti, yokoluş tepesinde.
Evet yokoluş tepesi, çünkü insanlar o tepeye her çıkmak istediğinde ölürlerdi. Bir taş düşer önlerine, ya da toprak kayar, yollardaki çukurlardan denge kaybolur ve ölürlerdi.
Hiçbir fani, bu tepeye adım atamamıştı.
Peki şimdi neler olacaktı? Hayat nasıl devam edecekti onlar için? Kyungsoo öylece hastanede işini yapmaya devam mı edecekti? Açık bir hedef gibi? Peki ya Kai? Cehennem de kalmaya devam mı edecekti?
Bu dünyada onların özgür ve yara almayacağı bir yer var mıydı ki?
Nereye kaçabilirlerdi? Tanrının olmadığı bir yer yoktu ki..
"Gideceğini sanıyordum." dedi ölüm meleği.
Belki bir süre, yapabildikleri kadar gizlenebilirlerdi? Hiçbir şey olmamış gibi?
"Vazgeçtim. Ben bir meleğim, gerekirse savaşacağım."
Sehun sessizliğe bürününce Kyungsoo kafasını kaldırıp ona baktı. Dostunu hiç olmadığı kadar ciddi görüyordu.
"Dün gece ne oldu?" Diye sordu ölüm meleği.
"Nasıl ne oldu?"
"Olanları duymamış gibi davranma. Dün gece ne oldu?"
Olanlardan kast ettiği gerçekleşen mucizelerdi. Olmaması gereken, dengeyi bozan mucizeler..
"Bir fikrim yok."
Sehun bir anda ellerini masaya vurup meleğe yaklaştı. Doğrusunu söylemek gerekirse Kyungsoo böyle bir şey beklemiyordu ve bu onu korkutmuştu.
"Benimle kafa mı buluyorsun Soo? Dün gece olanları tüm dünya biliyor! Tüm melekler, şeytanlar, ölüm melekleri!" Derin nefes aldı ölüm meleği. "Bir şeytan ve bir melek bağlılık yemini verdiğinde.. dünyanın altı üstüne geleceğini bilmiyor musun?!"
Ölüm meleğinin bir anda havada uçup karşı duvara yapışması, Kyungsoo'nun korkusuna korku katmıştı.
Kafasını çevrildiğinde kırmızı gözler ile ölüm meleğine bakan Kai'yi gördü.
"Kim oluyorsun da, benim meleğime sesini yükseltiyorsun?"
"Seni.. öldüreceğim.." Sehun duvara adeta yapışmıştı. Parmağını bile oynatamıyordu. "Gerekirse.. tanrıyı bulacağım.. ama seni öldüreceğim.."
Kai güldü. "Senin bu zamana kadar yaşıyor olman tamamen benim meleğim sayesinde." Ölüm meleğine doğru adımladı. "Ama artık seni kurtaran o anlaşma yok."
Kyungsoo yavaşça ayağa kalktı. Onu öldürecek miydi? Tamam ona bağırmıştı ama kendisi uzun zamandır dostuydu! Ölmesine göz yumamazdı.
"Ya da.." Kai duraksadı. "..seni öldürmek yerine.. anılarını geri getirebilirim? Buna ne dersin?" Kai Kyungsoo'ya doğru döndü. "Ayrıca öldürmemiş olurum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanla Dans Et // KaiSoo
Mystery / ThrillerMasum bir aşk öyküsü değil, delice yaşanmış öyle bitmiş. Kör eden büyük aşkları, biraz bunu hak etmiş. Yan çift; HunHan - ChanBaek