Lütfen fikirlerinizi ve isteklerinizi benimle paylaşın, hikayeye birlikte yön verelim💕😘
Her şeyi bitirmişti, yıllar önce.
Dünyada büyük bir katliam çıkarmış, bir çok insanı öldürmüştü.
Bu lanet, doyumsuz, aç gözlü, bencil insanlar bunu hak ediyordu. Hiçbir yetenekleri, duyguları, vicdanları yokken en üstün varlık olmuşlardı.
Neden?
Cennet veya cehennem, gidecekleri yeri kendileri belirledikleri için miydi?
Bazen, kullandığı bedenin düşüncelerini yokluyordu. Daha doğrusu kendi kendine konuşmaktan bıkıp, canı sıkıldığında.
Bedenin sahibide onunla aynı düşüncede idi. Sorguluyordu.
Bazen şöyle diyordu içindeki Kim Jongin ona, "Eğer kaderimde cehenneme gideceğim yazıyorsa, ne için iyi bir insan olmaya çalışayım ki?"
Haklıydı.
Bir şeytan olarak Kai, cehenneme gideceğini bildiği için bu dünyadaki cennetini yaşıyordu.
İçki içiyor, kadınlarla birlikte oluyor, yalan söylüyor ve insanları kullanıyordu. Bunlar kullandığı bedeninde hoşuna gitmiyor değildi, içeride bir yerlerde bütün her şeyin keyfini çıkarıyordu Kim Jongin.
Ve kabul etmeliydi, bedeni oldukça afet bir şeydi. Tanrının insanları yaratırken özenerek yarattıklarından. Bu yüzden özelikle kadınlar arasında, hiçbir yolu ters gitmiyordu, hiçbiri!
Yaşattığı büyük katliamdan sonra, insanlığın tekrar varoluşuna bakıyordu gezdiği karanlık sokaklarda. Öncekinden daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmışlardı. Tebrik etmek gerekiyordu istemesede.
Fakat güçlü olamayanlarda vardı. Tanrının, kaderinide, bedeninide çirkin yarattıkları.. Onlardan birinin önünde durdu. Yanına koyduğu kartonun üzerindeki yazıya baktı. 'Tanrı sizi korusun, tanrı sizi mutlu etsin.'
Gülüşünü saklayamadı.
Cebinden çıkardığı bir kaç kuruşu önündeki şapkaya attı. "Tanrının daha önemli işleri var gibi dostum." Tekrar doğruldu. "Ya da umurunda değilsiniz."
Yürümeye devam etti. Adımları yavaşlarken, yüzündeki sırıtış yavaşça silindi. Gözlerini kapatıp hislerini dinledi. Yakınlarda başka bir şeytan daha vardı.
Yerini tespit ederek ilerlerken, hedefinde ki yolda duyduğu sesler ile kaşları çatıldı.
Arayı döndüğünde, bir çıkmaza girdiğini gördü. İnsan bedeninde ki şeytan, başka bir insanın boğazlarına yapışmış havaya kaldırıyordu. Zavallıcık, kendini kurtarmak için kuş gibi çırpınıyordu ama asla kurtulamayacaktı.
Hıçkırık sesi ile gözlerini sese odakladı. Bir genç yerde hıçkırarak ağlıyordu. İnsandı. Yere biraz daha baktığında bir ölü beden, ve birde ölmemek için üstündeki şeytanla boğuşan adam vardı.
İki şeytan, bir insanı mı kurtarıyordu?
Her kadını baştan çıkaracak gülüşü yayıldı dudaklarına.
Komikti.
Ve anlamsız.
Adamlar ölünce, gülümsemesini bozmadan alkışlamaya başladı, aynı zamanda onlara doğru adımlıyordu. Diğer iki şeytan o kadar öfke doluydu ki, Kai'nin varlığını alkış sesini duyana kadar hissetmemişlerdi.
Yerdeki gencin yavaşça ayaklandığını gördü, ağlıyordu.
Zavallı şey.
Aciz şey.
Güçsüz şey.
Kai gözlerini ondan çekip iki şeytana dikti. Uzun boylu şeytan, gencin yanına gitti ve omuzlarından tutup ilerlemeye başladı. Aynı zamanda gözleri ile Kai'ye meydan okurcasına bakıyordu.
Kai, yan döndü ve bir kahyanın efendisini uğurlaması gibi, bir eli belinde bir eli sokağın öbür ucuna doğru bakarken hafif öne eğilerek gitmelerine izin verdi. Yanlarından geçerken ufaktan göz kırptı aciz insana.
Diğer kısa boylu ile kalınca gülüşünü büyüttü. "Etkileyici bir gösteriydi." Dedi yavaşça ona adımlarken. "Böylesine meleksi bir yüzün altında nasılda iğrenç bir ruh barınıyor, şaşırtıcı." Hafifçe yanağına dokundu kısa olanın. "Ama bayıldım."
Diğeri kafasını çekerek bir adım geri gitti. "Lordum?" Dedi tek kaşını kaldırarak. "Seni etkilemiş olmak bana büyük bir gurur verdi." Sesinde mutluluk yoktu, iğrenme vardı.
Kai kafasını sallayıp onu izlemeye devam etti.
"Bir şey daha eklememi ister misin?" Dedi kısa olan. "Bedenim ile aynı ismi paylaşıyorum."
Bu çok nadir bir şeydi. İnsanlar gibi şeytanlarında bir adı vardı. Eğer insan, bir şeytan adını taşıyorsa ve bedeni o isimdeki şeytan tarafından ele geçirilse, şeytan daha güçlü oluyordu.
Çünkü şeytan isimleri, insan bedenleri üstünde etkilidir. İster istemez o şeytanın özelliklerini taşır.
Kai beyaz dişlerini ortaya çıkardı. "İşte bu çok büyük bir başarı, Luhan."
Luhan alayla gülümsedi. Yanından geçip gitmek isterken Kai onun kolunu sertçe tuttu. "Yanlış görmediysem, diğer arkadaşının koruduğu bir insandı." Elini çekip dudaklarına götürdü. "Koruyucu melek olmak istediğinizi söylemeliydiniz tanrıya."
"Başka işleri vardı."
"Aigoo" dedi Kai gülerek. Ve dirseği ile Luhan'a vurdu. "Bana söyleseydin bir şeyler yapabilirdim."
Luhan gülümseyerek lorduna döndü. Evet lord diyordu çünkü Kai bütün şeytanlardan daha güçlüydü. Bütün şeytanları o yönetiyordu. Cehennemde yanan ruhların, şeytana dönüşmesinde büyük payı vardı. "Kusura bakmayın lordum. Sizinde katliam gibi ufak bir işiniz vardı."
Kai güldü. İçten bir gülüştü bu. Kendine köle olan şeytanlardansa, baş kaldıranları daha çok seviyordu.
Onlar daha güçlüydü.
Daha kararlı.
Daha korkusuz.
Daha acımasız.
"Bende seni seviyorum bebeğim."
Luhan tam gitmeden önce durdu. Yüzündeki alaylı gülüşün yerini mutlu bir gülümseme almıştı. "Lordum." Dedi. "Yüzyıl önceki katliamınızdan sonra çok boş görünüyorsunuz."
Kai'nin tek kaşı havaya kalktı. "Ne demek istiyorsun?"
"Can sıkıntısından bizim ne yaptığımıza bakacağına, bir lord olarak daha önemli bir kaç iş yapsana?"
Kai gülümsedi. Bu çocuğu sevmişti.
Aslında Kai ona karşı gelen her şeyi seviyordu.
Kanı seviyordu.
İnsanların kurtulmak için çırpınmasını,
Sözleri ile ona meydan okunmasını,
Vahşeti.
"Bir önerin var mı peki bebeğim?"
"Azrail ile işbirliği yapan melek olduğunu duydum, oradan başlayabilirsin."
-------
Evvet arkadaşlar nasılsınız? Biliyorum çooookk uzun aralıklarla bölüm atan ben ne hakla yeni bir hikayeye başlıyorum ki? Ama napayım dayanamadım ve biraz bölüm yazıp biriktirdiğim için atayım dedim. Her salı bölüm atacağım. Kendinize iyi bakın, heyecanla yeni bölümü bekleyin sizi seviyorum öptüm bb😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanla Dans Et // KaiSoo
Mystery / ThrillerMasum bir aşk öyküsü değil, delice yaşanmış öyle bitmiş. Kör eden büyük aşkları, biraz bunu hak etmiş. Yan çift; HunHan - ChanBaek