0.8

4.4K 329 36
                                    

okulda yavaş adımlarım ile ilerlerken sınıfıma gireceğim anda koluma dokunan bronz tenli el ile yerimde durdum. arkamı dönerken aynı zamanda ne kadar utandığıma dair düşüncelerimi aklımdan geçiriyordum.

"selam, eddy." dediğinde ismimin kısaltması hoşuma gitmişti.

pekala dışarıdan hiç güzel bir kısaltma olmadığını kabul etmem gerekirdi ama onun dolgun dudaklarından çıktığında gerçekten çok farklı geliyordu.

üzerinde siyah bir tişört, ve bacaklarını saran dar pantolonu vardı. tarzımız benziyordu, ama ben daha bol tişörtler takıyordum. bu konuda hiç kimse beni geçemezdi.

"selam, cal." diyerek aynı şekilde onun ismini kısaltarak söylemiştim.

"hey, edyth!" diyen ikinci sese döndüğümde, jason'ın bana doğru koşarak geldiğini gördüm.

"ah, merhama jason." dediğimde yanağıma hızlı bir kısa öpücük kondurdu. bana sarılmaya kalktığında onu yavaşça iterek sınıfıma girmek için hareket ettim. aynı zamanda calum'un omzuna elimi dokundurarak ona sıcak bir gülümse gönderdim.

"görüşmek üzere, cal." diyerek sınıfıma tam olarak girdim ve kapıyı kapatarak yerime oturdum.

livinblack: o da kimdi öyle?

edyth: eski sevgilim

livinblack: eski?

edyth: kesinlikle

livinblack: neden ayrıldınız?  seni öpüşü hiç eski sevgili gibi durmuyordu

edyth: daha sonra anlatırım ve jason her zaman böyledir

bay taylor bana yaklaşırken telefonumu hızla çantama fırlattım. cezaya kalmak istemiyordum.

"edyth, son çizimini bitirdin mi?" 

sıramın altındaki karakalem çalışmalarımı çıkartıken fısıldadım. 

"evet, efendim."

hazelnut crying for potato ➳ hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin