1.1

4.4K 339 45
                                    

"resmini çizmek konusunda ciddiydim." dediğinde sahile doğru elindeki sosisliler ile yürüdü. onu arkasından takip ettim.

bir tanesini bana uzattığında hırkamın kollarını dirseklerime kadar kıvırıp elinden sosilinin tekini aldım. "pekala, bunu yapamam." dediğimde sosiliden büyük bir ısırık aldığı için dudaklarının üzerinde biraz ketçap kalmıştı, onu yalayarak yok ettiğinde yüzümü kendi sosislime gömdüm.

"en azından iç çamaşırların varken deneyebiliriz." dediğinde gözlerimi devirdim. "sana güvenmek istiyorum ama.." aradığım kelimeyi düşünürken aynı zamanda mırıldanıyordum. "sosislileri seviyorum." diyerek devam ettim.

buna kıkırdadı ve bitirdiği sosislinin çöpünü yere fırlatarak bana baktı. uçan martıların sesi her ne kadar diğer insanlara huzur verici gelse de, benim için sinir bozucu bir kaç hayvan sesinden başka bir şey değildi.

"saçma konuşuyorsun ama, bu sevimli." dediğinde güldüm. "saçma konuşuyor olduğumu biliyorum, bazen sadece ne söyleceğim konusunda emin olamıyorum." banktan kalkarak yürümeye başladı ve onun peşinden koşarak yanına yetiştim. 

okuldan ilk kez kaçmıştım, ve pişman değildim.

"çizimlerden not almaya başladınız mı?" diyerek sorduğumda başını onaylarcasına salladı. benim evime doğru yürürken konuşmuyorduk. hava kararmaya başlamıştı, sokak lambaları yanıyordu ve bu hoş bir ortam yaratmıştı.

önümden geçen kediye bakarak sırıttım, şuan yanımda calum olmasaydı onu evimin önüne kadar kovalayabilirdim. kedileri seviyordum, ama kovalamayı daha çok sevdiğim gerçeğini hiçbir şey değiştirmiyordu.

evimin önüne geldiğimizde bana baktı. bütün yol boyunca bizi ben yönlendirmiştim. "pekala, burası senin evin mi?" diyerek bahçenin ilerisindeki evimi gösterdi. burada anneme yakalanmak istemiyordum. özellikle benden yaşlarca büyük bir erkek ile takılmam gerektiği ile uzun bir konuşma yapmasını.

"evet, benim evim." diyerek arkamda kalan evime baktım. başını anladığına dair salladı. kollarını birbiri ile birleştirmişti. kasları siyah dirseklerine kadar gelen siyah tişörtünden belli oluyordu. 

normal de kaslı erkekleri sevmezdim, ama calum ile bir harikalar yaratmışlardı. buna itiraz edemezdim.

yanağına kısa bir öpücük kondurduktan sonra kollarımı ona doladım ve ellerimi arkasında birleştirdim. 

"bugün için teşekkür ederim, cal. gerçekten iyi vakit geçirdim." dediğimde güldü. kollarını o da benim belimde birleştirdiğinde ona biraz daha yaslanarak vucudumuzun tamamen birbirine değmesini sağladım. bu hareketim beni bile titretirken, yanlış yaptığımı düşünerek kollarımı ondan ayırdım.

yüzüne bakmadan utanarak hızlı adımlarla bahçenin demir kapısını açtım ve ona daha sonra görüşeceğimize dair bir şeyler mırıldandım. evin anahtarı ile kapıyı açarken duyduğum tek şey onun büyük kahkahasıydı.

uzun bir süre sonra geri döndüm ve,

hey!

hazelnut crying for potato ➳ hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin