evin önüne eski bir araba ile geldiğinde kornaya bastı, ve siyah botlarımı hızla ayağıma geçirerek dışarıya fırladım.
"hiç gelemeyeceksin sandım." dediğinde yanındaki koltuğa oturmuş arabayı sürmesi için onu bekliyordum.
"buradayım." diyerek sıcak olmasını istediğim bir gülümseme ile ona baktım.
"seni pizzacıya götüreceğim." diyerek kıkırdadı. bu haline tekrar gülümserken telefonumu açarak yol boyunca oyun oynadım. arabayı durdurduğunda ikimiz de dışarıya çıktık.
"eğer bu hurdayı nerede bulduğumu merak ediyorsan," dedi. beni belimden tutarak küçük pizzacının kapısından içeriye soktu.
"etme."
yanında küçük hissetmeme engel olamıyordum çünkü benden yaşlarca büyüktü. bu sorun değildi. yanımıza mavi saçlı bir pizzacı gelerek siparişlerimizi aldı.
"saçlarını beğendim, dostum." diyerek calum garsonla, alayla gülerek dalga geçti.
"siktir git, dostum."
bunu beklemediğim için güldüm. calum kıkırdayarak, "nasıl gidiyor?" dedi ve ellerini az önce dalga geçtiği saçların arasına soktu ve onları karıştırarak güldü.
"iyi gidiyor, cal. açıkcası, seni beklemiyordum" diyerek itiraf etti. calum bu haline gülerek siparişleri getirmesi gerektiğini söyleyerek şakayla karışık bir şekilde onu yanımızdan kovdu.
"sanırım, arkadaşsınız?" diyerek soru sorar şekilde konuştum. aynı zamanda elimle baharatlığı düzeltiyordum.
"ilk okuldan." diyerek geçiştirdi ve siparişler kısa süre içinde geldi. onunla pizza yerken arkadaşlarımız hakkında sohbet ediyorduk. beklediğim gibi bir randevuydu. sıradan ve sadeydi. bu hoşuma gidiyordu çünkü aptal şeylere ilgi duyan bir kız değildim. sıradan bir çift gibi takılıyorduk.
kısa süre sonra hesabı ödemek için kasaya yaklaştı ve iki değerli kağıt parayı mavi saçlı çocuğun eline verdi. garson olduğunu sanıyordum, ama aynı zamanda kasaya bakıyor olabilirdi.
"sonra görüşürüz. arabanı sol kaldırımın civarına park ettim." diyerek para üstünü aldı ve elinde tuttuğu kot ceketini üzerine geçirdi. hava karardığı için cadde ışıklarının arasında yürüdük.
önce elimi tuttu, buna izin verdim. ondan hoşlanıyordum. bunu söylememek aptallık olurdu, çünkü esmer teni ve dudakları, öpülmek için yaratılmıştı.
onun evine girdiğimizde koltuğun üzerine oturduk. bir paket cips ve enerji içeceği getirdi. üzerimize battaniyeyi örttü ve enerji içeceklerinden birini açarak bana verdi. cips paketinin içinden bir tane alarak ağzıma attım ve o kumanda ile kanalları değiştirirken onu izledim. gözlerini kısmış bir şekilde reklamlara bakıyordu.
"neden bana becerecek gibi bakıyorsun?" dediğinde bana döndüğünü fark etmemiştim.
"sadece, şaşkınım." dediğimde alayla dudaklarını büzdü.
"neden?" dediğinde omzuna vurarak güldüm.
"dalga geçme, calum." dedim ve gözlerimiz birbirine baktı. yemin ederim, eğer bir seçeneğim olsaydı, onun gözlerine bakarken ölmek isterdim.
dudakları yavaşça bana yaklaşırken onun ilk hamleyi atmasını bekledim, bu iğrenç görünüyor olabilirdi. ağzımda pizza, cips ve enerji içeceği tadı vardı. umarım midesi bulanmazdı, onun adına üzüldüm.
dolgun dudakları benimkilerin üzerine değdiğinde korkuyla gözlerine baktım. bunu yapabilirdim, daha önce yapmıştık. uzun süreli değildi ama onun dudaklarını daha önce zaten hissetmiştim. gözlerimi kapatırken ellerimi omuzlarına götürdüm. iki elini sırtımda birleştirdi ve beni kendine çekti. cips ve enerji içeceği koltuğun üzerine dökülürken bunu umursamadı. büyük ihtimalle battaniyeye de bulaşmış olmalıydı. beni kucağına oturttururken dudaklarımı onun dudaklarının üzerinden çektim ve tuttuğum nefesimi boynuna bırakmak zorunda kaldım. nefes almam gerekiyordu ve bunu onun boynuna gömülmüş bir şekilde yapıyordum. teninden gelen güzel koku orada iz bırakmak istememe sebep olmuştu. ne kadar deneyimsiz ve başarısız görünsem de dudaklarımı boynuna sürttüm ve oraya öpücük bıraktım. daha sonra çekmekten vazgeçerek dudaklarımı orada hareket ettirdim. küçük bir şekilde inlediği için güldüm ve hareketimi kestim.
"sikeyim." dedi ve saçlarımı geriye attı. gözlerimiz bir daha birleştiğinde güldüm. bu kez gerçekten içten gülmüştüm, çünkü bu iyi hissettirmişti. bilmiyordum, benden hoşlanıyor olabilirdi, ama beni sevmesinin kesinliği yoktu.
benim gibi bir çok kız bulabilirdi, ve benden daha iyisini. bunu umursamadım. belki, beni ilk gördüğünde bunu biliyordu. ve çıkma teklifi ettiğinde de bunu biliyor olmalıydı.
sadece dengemi kaybetmemi sağlamıştı, ve kendimi kaybetmemi.
uuuh
hayal ettiğim bir sondu,
büyük ihtimalle beğenmemiş olabilirsiniz,
ama sorun değil ve
şu maVI SAÇLI PIZZACI ÇOCUK BİR YERDEN TANIDIK GELMİYOR MU?????????????
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hazelnut crying for potato ➳ hood
Fanfiction''bu orospu çocuğunu rahatsız edebilirsiniz."