michael
"o ilaçlarla ne sikim yiyorsun?" bağırarak calum'un elindeki küçük hapları yere fırlattım. elindeki resme bakıp ağlıyordu.
ne kadar iyiye gitmesini istesem de, gitmiyordu.
yaklaşık bir yıldır arkadaşımın parçalara ayrılışını izliyordum, ve bu hiç iyi değildi.
sağlığım için değil, calum'un sağlığı için.
ellerimle yüzünü kavradım ve yapmam gereken görevi yerine getirdim.
"hayat devam ediyor."
"ve süründüğünü görebiliyorum."
derin bir nefesi içime çektim.
"ama calum, toparlanman gerekiyor."
"vicdan azabı çekiyorum." günler sonra fısıldadı. uzun süre sonra sesini duymanın verdiği mutluluk ile ona söz verdim.
"her şey iyi olacak, calum. sadece zamana bırakmamalısın. zaman inan bana her şeyi daha kötü yapıyor." dediğimde kırık bir gülümseme ile elindeki fotoğrafa baktı.
"biliyorum, mikey."
ona kıkırdayarak elini tuttum ve kırılmış cam parçalarının ve hapların arasından çektim.
gerçek anlamda değil, onu ölüm düşüncesinden kurtardım ve o devam ediyor.
eğer edyth, bu yazdığım mektup yukarılarda bir yerlerde sana ulaştıysa, ona iyi bakıyorum.
tam olarak istediğin gibi sadece tek bir şey eksik,
o da sensin.
ama bu iyi çünkü ben onu bırakmayacağım, güven bana. yanına en uzun zaman aralığından sonra göndereceğim.
tanrıya bize yardım etmesi gerektiğini söyle çünkü bunu tek başımıza başaramayız.
sevgiler,
mikey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hazelnut crying for potato ➳ hood
Fanfiction''bu orospu çocuğunu rahatsız edebilirsiniz."