DUMAN KANATLI KELEBEK 19

17 11 1
                                    

🦋19

Yere eğildim ve dağılmış kıyafetleri alıp katladım. Yastıkları ve diğer eşyaları yerden kaldırıp yerlerine koymaya devam ettim. Masanın üzerini silerken Yiğit ve Görkem'in her akşam düzenli olarak yaptığı bu evi dağıtma rutinini sabah temizlemeye lanet ettim. Koltukları sirkeleyip camı açtım ve altımdaki siyah ince taytı yukarı çektim. Beyaz göbek üstü ve yarım kollu tshirtümün uçlarını düzelttim ve kapının oradan bağıran Görkem'e odaklandım.

"Çıkıyoruz biz." dedi Görkem. İlk defa bana açıklama yaparken Yiğit hınzır bir gülüşle, "Evet, yatağı boşaltın." dediğinde sadece göz devirdim. Görkem Yiğit'in koluna vurup onu kapıdan dışarıya iteklerken bana baktı. "Elektrikler gitmiş haberiniz olsun." dediğinde kafamı salladım ve Görkem'de çıktıktan sonra kapıyı kapattım.

Bugün hava biraz karanlıktı. Bulutlar griye boyanmış ve gökyüzünü kaplamıştı. Saate baktığımda saatin on bire geldiğini gördüm ve kaşlarımı ani şaşkınlıkla kaldırdım. Nisan'ın ortasında yağmur beklenilirdi evet ama çok şiddetli bir şekilde gök gürüldüyordu. Düzelttiğim odaya uzaktan baktım ve omuzumu geçen saçlarımı açık bıraktım. Siyah rimelimi uyurken silmediğim için gözümde kalmış ve dağılmıştı. Ruj sürmeden dudaklarımı gerçek rengine bıraktım ve kuru, soluk renkli pembe bir hal aldığını gördüm.

Koltuğa oturmadan önce saksıdaki hem nergis çiçeğimi hem de papatyayı suladım. Koltuğa oturup siyah kedimi kucağıma aldım ve başını okşayarak onunla oynamaya başladım. Ara sıra gözüm, açtığım pencereden gökyüzünün arşına değiyordu. Bulutlara özgür bıraktığım kargamı arıyordu gözlerim ama martılar dışında hiçbir kuştan eser yoktu. Denizin maviliğinin yanında taşıdığı bir diğer şey ise martılardı. Deniz kokan, tuzu andıran kuşlar... Kargaya meydan okumuş gibilerdi ama siyahın asilliğini taşıyan kargayı yenebilirler miydi hiç?

"Günaydın." dedi Bulut gelip yanıma otururken. "Günaydın." dedim ona bakmadan. Kucağımda ki kedi rahatsızlanıp benden uzaklaştı ve Bulut'un kucağına kuruldu. Bulut gülümseyip siyah kedimin kafasını ve gövdesini okşayıp gülümserken ben...onun gülüşünü izlemeye devam ettim. "Elektrikler gitmiş." dedim ona bakmaya devam ederek. Siyah kedimi yere bırakıp "Evet, Görkem'i duydum." dedi.

"Bu aralar benimle fazla iletişim kuruyor gibi, kabullenmeye başlamış olabilir mi beni?"

"Olabilir aylar geçti, aylardır  buradasın, kokunu bu evle paylaşıyorsun ve en önemlisi sana değer verdiğimi biliyor." dediğinde aptal bir şekilde gülümsedim. "Bu aralar çok açık sözlüsün." dediğimde o da gülümsedi ve bakışları bana döndü. "Öyle miyim?"

"Evet."

"Susayım o zaman." dediğinde hızla gözlerimi açtım. "Hayır, hayır konuş. Bir şeyleri itiraf et." dediğimde kaşlarını kaldırarak, "İtiraf mı edeyim?" diye sordu. Kafamı salladığımda önüne döndü ve durdu. "Küçükken elektrikler gittiğinde..." durdu ve gülümsedi, bense gülümseyişine gülümsedim. "...okulda öğretilen ampul devresini yapmıştım, daha da uğraşınca bir fener yaptım ve kaşifmiş gibi karanlık yerlere ışık tuttum. Annem ve babam fener yaptığımı görünce şaşırmış ve beni elektrikçiye vermişti. Ben de hıçkıra hıçkıra ağlayıp gitmemek için ayağımı kırmıştım." dediğinde şaşkınlıkla açılan gözlerimin arasından ona baktım.

"Neden gitmek istemiyor muydun?"

"Hayır, beni içine çeken o değildi. Feneri ise sadece tuvalete gitmek için yapmıştım, o sıralar yani küçükken... Karanlıktan korkuyordum da biraz." dedi gözlerime bakarak. "Sıra bende." dedim heyecanlanıp koltukta kıpırdanırken. "Mahallede futbol maçı yaptıkları sırada çok ses çıkardıkları için uyuyamamıştım ve o çocuklardan birinin telefonuyla polisi arayıp biri öldürüldü diye ihbar vermiştim. Polis mahalleye baskın uyguladı ve maç yapmadılar. Ama bu sefer de siren seslerinden uyuyamamıştım." dediğimde bu sefer o kahkaha attı.

Kelebeğe Aşık KargaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin