DUMAN KANATLI KELEBEK 4

21 12 2
                                    

🦋4

İnsanları seviyordum lakin sadece ölü olanları, diğerlerine karşı içimde nefret besliyordum. Neyim ben? Başka hayatlara ucundan girip, bir çıkış bulamayınca da fazlalık olarak kalmış gibi. Eksik parçası olmayan bir yapboza yeni denk gelmiş bir parça gibi. Uyumsuz, fazlalık, yabancı... Sustum sonra, bileklerime atmadım çiziklerimi ruhuma attım. Şimdi kan revan oldu içim.

Elimdeki tozlu bezi çamaşır suyuna batırdım ve sıktım. Bezi katlayarak masaların tozunu almaya devam ediyordum. Porselen fincanları pür dikkat başka yere koydum ve boşalttığım masanın üstünü çamaşır suyuyla ıslattığım bezle sildim. Tozların bir çoğunluğu yüzüme doğru gelirken kafamı yana çevirip öksürdüm.

"İyi misin kızcağızım?" diye sordu Esin teyze. "İyiyim, iyiyim. Bir şeyim yok." dedim kızaran burnumu çekerek. "İyi, ama dikkatli ol kızcağızım, kendine zarar verme." gülümsedim ve şişmiş burnumu peçeteyle sildim. Bu sabah kalktığımda kendimi nedense çok enerjik bir yandan da çok sıkılmış hissediyordum. Bir işe girip belirli saatlerde çalışıp çalışmamak bana göre değildi. Bende Esin teyzenin porselen dükkanını temizlemeye çalıştığını görür görmez yardıma koştum. Aslında yardım için değildi, canım sıkılıyordu sadece.

Dizimin üzerine çöktüm ve masanın ayaklarını sildim. Porselen fincanları eskisi gibi yerleştirdim tekrar. Bu sefer cam tabakları kaldırıp altlarını sildim. "Onları rafa kaldıracağım güzel kızım." kafamı salladım ve tabakları Esin teyzeye uzattım. "Sağolasın kızım." dediğinde gülümseyerek kafamı salladım. "Ben sana şey diyecektim, kabul eder misin bilmem..." dediğinde elimdekileri kenara koyup pür dikkat Esin teyzeye baktım.

"Benim kız kardeşimin bir oğlu var..." içten içe göz devirdim, yine başlamıştık. "Adı Kutay, bir görüşün isterseniz. Valla avukatlık okuyor, çok yakışıklı bir çocuk. Ha kızım olur mu görüşseniz?"

"Esin teyze böyle şeyle-"

"Hemen reddetmeseydin güzel kızım, bir düşün." Esin teyze cam tabakları rafa kaldırdıktan sonra bana baktı. "Bak sen bir bana..." dedi şüpheyle. "Ayh, dur yoksa evli misin? Parmağında yüzük göremedim ama."

"Hayır Esin teyze evli değilim."

"Başka birini mi seviyorsun yoksa?" dedi ege şivesiyle. "Hayır..." dedim önüme bakarak. "Hayır, hiç kimseyi sevmiyorum." dediğimde ellerini çırptı Esin teyze. "E güzel o zaman..." dediğinde Esin teyzeye bakıp sıkkın bir nefes verdim. Bezi tekrar raflara sürerken dükkanın açık kapısından içeri giren rüzgarlar ensemi gıdıklamaya başlamıştı. Eşelenen boğazım kurumaya başlarken Esin teyzenin benim için yaptığı çaya baktım. Bardağı tutup dudaklarıma götürecektim ki çayı ilk koklayıp sonra çaya dikkatlice baktım.

Göz ucuyla Esin teyzeye baktıktan sonra düşündüm. Acaba çaya ritüel filan yapıp beni o çocukla buluşturmazdı değil mi? Aklımdaki bu saçma düşünceyi kafamdan attım ve çayı yudumladım. "İç kızım iç, senin için yaptım papatya çayıdır o." dudaklarımdan bardağı çekerek, "Ellerine sağlık Esin teyze." dedim. "Asıl sen eline sağlık kızım sen olmasan nasıl temizler, toplardım buraları? Bitti zaten, sen bidebilirdin. O kadarını da ben hallederim."

"Yok Esin Tey-" cümlemi yarıda kesen ve yüz ifademi donduran şey, kapısı açık dükkandan hemen karşıdaki antika dükkanına giren silahlı adamdı. Papatya çayını masaya bıraktım ve gözlerimi antikacıdan ayırmadan Esin teyzeye veda ettim. Antikacı dükkanına girmeden uzun ve kalın odunlardan bir tane aldım ve kapıyı yavaşça açarak içeriye sızdım.

"Doldur şu torbayı! Doldur çabuk, koy paraları." diye bağırdı maskeli ve silahlı adam. Ellili yaşlarında olan antikacının elleri korkudan titriyordu. Titrek elleriyle silahlı adzmın torbasının içine kasadaki paraları koyarken bir yandan da kulaklarımız silahlı adamın tehditlerine maruz kalıyordu.

Kelebeğe Aşık KargaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin