𝚝𝚠𝚎𝚕𝚟𝚎

521 28 37
                                    

"Ne oluyor burada?"

Diyerek odaya dalan Emre ile uyanmışlardı. Defne ise bir anlık şokla yataktan düşmüştü...

"Laurel, iyi misin? Bir yerin acıdı mı?"

"Sorun yok Dimitris."

"Kapı niye kilitliydi, yedek anahtarla açtım. Bir dakika, siz birlikte mi uyudunuz?"

Pelkas içinden Yunanca bir küfür savurdu, hala yerde olan Defne ise dudaklarını kemiriyordu.

Emre kafasını geriye attı, sakinleşmek için derin nefesler aldı ama işe yaramamıştı.

"Sakinim, sakin olmam gerek... Sakin olmam gerek... SENİN TİŞÖRTÜN NEREDE YUNANİSTAN?!"

Dimitris'in cevabını beklemeden devam etti.

"Ben çok medeni ve sakin bir abiyim, kesinlikle kıskanmadım ama Pelkas sen hastasın. Bu kadar yakın durmayın bulaştırırsınız."

Bu dediğine kimse inanmamıştı. Kendisi bile.

"Neyse aşağıda kahvaltı hazır gelin, Yunanistan sende giy o tişörtü adamı hasta etme!"

************

Emre'den olanları duyan Tuğba, bir şekilde kahvaltı masasında Dimitris ve Defne'nin yan yana oturmasını sağlamıştı.

Yoksa Emre ikisinin ortasına oturabilirdi.

Defne elindeki reçelli ekmeği yerken, reçel yanağına bulaşmıştı. Herkes onun bu haline gülerken Pelkas tebessüm ederek parmağını onun yanağına götürüp bulaşan reçeli aldı.

Bunu yaparken hafifçe okşamıştı ve Defne de gülerek karşılık verdi ona.

Onları izleyen Emre bu hallerine tebessüm etti, fakat bu an çok kısa sürdü.

Kahvaltı bittikten sonra Pelkas konuştu.

"Her şey çok güzeldi. Siz Türkler ne diyor ona? Heh, ellerinize sağlık."

"Ne demek oğlum, istediğin zaman gel."

Emre düzeltti.

"Bizim eve istediğin zaman gel, Defne'nin evine değil. Neyse çıkalım biz, antrenman var."

Bugün antrenmana Defne de gelecekti. Bu antrenman da basın mensupları olmadığı için rahatça davranabilirlerdi.

**********

Herkes soyunma odasındayken, Mert Hakan yine kendi uydurduğu Sivas'ta ki anılarını anlatıyordu. Kimse ona inanmıyordu, o ise inandırmak için ısrar ediyordu.

"Bak şimdi Mesut Abi, biz Sivas'tayken..."

Sözünü bölen şey ise İrfan Can'ın ıslığı oldu. Herkes onun baktığı tarafa döndü.

Dimitris ve Defne, el ele bir şekilde odaya girmişlerdi. Defne utançla kafasını eğerken Pelkas onun bu haline güldü ve baş parmağıyla elini okşadı.

Mert Hakan güldü.

"Oooooo hayırlı olsun Yunanistan."

Mesut devam ettirdi.

"Düğün ne zaman? Şampiyon olmadan yaparsanız bozuşuruz."

Bu sefer İrfan Can atladı.

"Ben şimdi Pelkas'a mı enişte diyeceğim, yoksa Defne'ye mi yenge diyeceğim?"

"Tek derdin bu olsun be İrfo."

Herkes gülerken Defne utançtan yerin dibine girmişti.

Son konuşan kişi ise Atilla Szalai'ydi. Az olan Türkçe'si ile atladı.

"Üzümlü kek gelin oldu da gidiyor mu?"

Sesi öyle duygusaldı ki gerçekten ağlayacak gibiydi. José Sosa ona cevap verdi.

"Pelkas gelin değil, Damat oluyor Atilla."

"O öyle miydi ya?"

Ozan da gülümsese de ciddileşti ve boğazını temizledi.

"Emre Abi'nin haberi var mı bundan?"

Defne cevapladı.

"Evet, başta sinirlense de doğal karşıladı."

İşte herkes buna şaşırmıştı. Ozan yaklaşıp bir anda ikisine de sarıldı.

"Hayırlı olsun, böylece Yunan-Türk kardeşliğinin temelini attık."

Herkes güldü bu cümleye. Altay da katıldı.

"Ege'de ki adaları Pelkas' a versinler, itiraz etmem."

Siyasi şakalar devam ederken Dimitris sevgilisini kendine çekip saçından bir öpücük aldı. Kulağına fısıldadı.

"Boş odalardan birine geçelim mi? Yalnız kalamadık bir türlü."

İrfan ise duymuştu.

"Arka odaya çağırıyor kızı. Emre abi koş kardeşin elden gidiyor!"

İyi insan lafının üstüne, Emre de telefonla konuşarak odaya girmişti.

"Alo? Lionel Messi ile mi görüşüyorum? Ben Emre Abin."

Karşı tarafı dinledikten sonra devam etti.

"Numaranı Arda kardeşimden aldım da sen beni anlamıyorsun sanırım..."

Herkes ona şaşkınca bakıyordu.

"Anladım, sen Türkçe bilmiyorsun. Bende yabancı dil bilmiyorum. Neyse, Messiciğim. Come to Fenerbahçe."

Bir anda kaşlarını çattı, telefon belli ki yüzüne kapanmıştı. Herkes gülmemek için kendini tutuyordu. Emre onlara dönüp konuştu.

"Alo ben Emre Abin taktiği ilk kez işe yaramadı. Türkçe bilmiyor ya ondan oldu, neyse ona kalmadık. Mesut, sen de Ronaldo'nun numarası var mıydı?"

*************

Bu bölüm takım ve mizah ağırlıklı oldu.

En sevdiğiniz kısım?

Birkaç güne yine bölüm atarım, görüşmek üzere!

𝘴𝘸𝘦𝘦𝘵 𝘣𝘶𝘵 𝘱𝘴𝘺𝘤𝘩𝘰, dimitris pelkasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin