"Saat Kaç?" Minho içi boş şişeyi kenara koyarken sordu.
"Beşi geçti."
"Oyununu hızlı bitirsen iyi edersin." dedi gülerek. "Bugün hava güzel olacağa benziyor, diğer insanlar burayı keşfetmeden tüyelim."
Hyunjin güldü ve başını salladı. Tam sıradaki istediğini söyleyecekti ki Minho'nun telefonuna gelen arama sesiyle durdu. "Üzgünüm, Seungmin arıyor. Açmazsam beni dövebilir. Bilirsin, sexting falan."
Hyunjin gülüp elini aç anlamında uzattı. Minho da kısa bir gülüş bahşederken telefonu kulağına götürdü. "Efendim, Seungmin?"
"Ne halt döndüğünü, bana neden sexting teklif ettiğini sormayacağım. Eve geldim, annen odada olmadığını söylüyor. Sabahın beşinde yine o salak parka mı gittin?" telefondan gelen cızırtılı ses Seungmin'e ait olduğunu belli edecek kadar yüksekti.
"Hayır!" diye gürledi Minho. "Parkta değilim, ayrıca senin benim evimde ne işin var, gecenin beşinde?"
"Işıklarınız açıktı ve ben de bira almaya gidiyordum, biraz takılırız diye düşündüm. Ayrıca annen senin evde olmadığını nasıl bu kadar rahat söyleyebiliyor?"
Minho, Seungmin görmese de göz devirdi. "Parkta olduğumu sanıyor."
"Parkta mısın?"
Minho, Hyunjin'e baktı fakat Hyunjin tepkisizce gölete bakıyordu. "Hayır, değilim. Söylediğim gibi."
Seungmin 'O zaman neredesin?' diye bağırırken Minho aramayı sonlandırıp telefonu tamamen kapattı. "Umarım başka biriyle sexting görevim yoktur çünkü telefonu tamamen kapattım."
Hyunjin ilgisiz gözlerini Minhoya çevirip güldü. "Merak etme, bir faciaya daha katlanamam."
Minho da güldü. "Sıradaki görevim ne?"
Hyunjin çenesni kaşıdı ve düşündü. "Sana yedi dakika içinde sorular soracağım ve itiraz etmeden cevaplayacaksın."
"İlhamin bitmiş gibi görünüyor, soruların tıkanıyor."
"Sadece bilmem gerekenler." dedi Hyunjin. "Hazır mısın?"
Minho başını yavaşça salladı ve yerinde kıpırdandı. Hyunjin onun şekilli yüzünü biraz daha inceleyip dudaklarını yaladı. "İlk öpücüğünü kime verdin?"
Minho güldü. "Daha önce öpüşmedim, on iki yaşımdaki faciayı saymazsak."
Hyunjin öksürük krizine girdi ve gözyaşları yanaklarından akarken onları silip anlamsızca kıkırdadı. "Bir sürü kişiyle seviştin ama hiç öpüşmedin mi?"
Minho alnındaki saçları geriye yatırdı. "Öpüşmenin özel bir şey olduğunu düşünüyorum. Ayrıca sadece sex yaptım, insan yalnızca aşık olduğu kişiyle sevişebilir."
Hyunjin anlamışçasına kafasını salladı.
Minho ile sevişebilmeyi diledi. Ve öpüşebilmeyi.
Hyunjin kolunu kaşıyıp devam etti. "Daha önce hiç aşık oldun mu?"
Minho yutkundu. "Hayır."
Hyunjin dudağındaki piercing ile oynadı. "Sex rekorun kaç saat?"
Minho nereye gittiği belirsiz bu sohbete bir sırıtış gönderdi. "Beş saat."
Hyunjin yüzünü iğrenmiş gibi buruşturdu. "İğrenç."
"Eğlenceliydi."
Hyunjin belki yüzüncü kez göz devirdi ve yed dakikanın dolduğunu gördü. "Zaman kısıtlandıkça eğlencesi kaçıyor."
Minho sırıttı ve elini Hyunjin'in saçlarına sokup karıştırdı. "Demek ki oyun lehime dönmüş."
Hyunjin kafasındaki el ile bir kedi gibi mırlamak istese de bunu içine bastırdı.
"Evet, sanırım oyun artık senin kurallarına göre oynuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seventeen minutes, hyunho
Fanfiction"korkaksın, baksana, yağmurun seni ıslatmasından korktuğun için bere takmışsın." bu kitap @implatonictomuke'un "17 minutes" kitabının uyarlamasıdır.