Minho beresini alnına doğru çekiştirip sağanak yağmurda parka doğru ilerledi.
Yağmurlu havalarda sabaha kadar parkta vakit geçirip hasta olana kadar ıslanmak tek hobisi olabilirdi.
Parka geldiğinde titrek ay ışığının süslediği gölete bakıp her zamanki yerine kuruldu. Bankın ıslaklığı ile tüm vücudu titremişti.
Ritmik damla sesleri ve göletin hareketli görüntüsü onu rahatlatıyor, düşünceleri ile başbaşa bırakıyordu.
Montunun fermuarını boğazına kadar çekip ellerini cebine soktu. O sırada uğultulu bir ses işitti. " 'On yedi dakika' oynamak ister misin?"
Gelen sesle irkildi ve kafasını kaldırdı. Etrafına biraz göz gezdirdiğinde, ağaca yaslanmış olan, havaya rağmen kısa kollu tişört giymiş olan sarı saçlı çocuğu gördü.
Garipsedi, buraya kimse gelmezdi. Özellikle böyle havalarda bu park mezarlık kadar ürkütücü görünürdü. "Benimle mi konuşuyorsun?" diye sordu.
Sarı saçlı çocuk güldü. "Bu sağanak yağmurda parka gelen, bizden başka aptal var mı?"
Minho kıkırdadı ve yerinden hiç kıpırdamadan çocuğun yüzüne bakmaya devam etti. "Nasıl bir oyunmuş bu?"
Sarı saçlı çocuk da Minho ile inatlaşıyor ağacın yanından hiç ayrılmıyordu. "Basit, on yedi dakikadan bir dakikaya kadar her kademede senden bir şey yapmanı isteyeceğim. Bunları belirttiğim dakikalar içinde yapacaksın."
"Bunun neresi adil?" dedi Minho, kaşlarını çatıp.
"Eğlence bunun neresinde?""Ben kesinlikle eğleneceğim." dedi çocuk, sırtını yasladığı ağaçtan uzaklaştırıp bir hayli yavaş adımlarla öbürüne doğru gelirken. "Sen de istersen bunu lehine çevirir, eğlenirsin."
Çocuk yaklaştıkça yüz hatları belli oluyordu, güzel dudakları vardı ve saçları yumuşacık görünüyordu. Minho sarışının yüzünü incelemeye devam ederken çocuğun bu kadar yakınına geldiğini fark edememişti.
"Ya istediklerini yapmazsam?" dedi Minho, sırıtarak.
Sarışın çocuk Minho'nun suratına doğru eğildi. "O zaman ikimiz de kesinlikle eğlenemeyiz." diye fısıldadı, ciddi surat ifadesiyle. Ardından yüz hatları gevşedi ve dikleşerek elini Minho'ya uzattı. "Var mısın korkak?"
"Korkak?" diye sordu Minho. "Korkak olduğumu nereden çıkardın?"
Sarışın çocuk bir elini hâlâ uzatırken diğer eliyle Minho'nun beresini çıkartıp gölete fırlattı; şimdi saçları ıslanmaya başlamıştı. "Yağmurun bile sana zarar vermesinden korkup bere takmışsın."
Minho, büyük ihtimalle hasta olduğu için midesinde oluşan sancıya rağmen kendini iyi hissetti ve hiç tanımadığı bu çocuğa nedensizce güvendi. Elini tuttu ve destek alarak ayağa kalktı.
Vücutları yağmurda ıslanırken; ikisi de oyunun sonunda ne olacağını bilseydi, o gün belki de parka hiç gelmemeyi yeğlerdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
seventeen minutes, hyunho
Fanfic"korkaksın, baksana, yağmurun seni ıslatmasından korktuğun için bere takmışsın." bu kitap @implatonictomuke'un "17 minutes" kitabının uyarlamasıdır.