prologue: boyu hiç uzamamışlar derneği.

2.3K 201 144
                                    

Some ancient callThat I've answered beforeIt lives in my wallsAnd it's under the floor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Some ancient call
That I've answered before
It lives in my walls
And it's under the floor


"Şu lanet komünist şarkılarını son seste dinlemesen olmaz mı?"

Aniden açılan kapıyla korkudan elimdeki iskambil kağıtlarını düşürürken Jeongin'in gergin suratına öfkeyle baktım.

"Sıkılıyorum evde tamam mı?"

"Uzmanlık sınavına iki ay kaldı." dedi yüzünü sıvazlayıp.

"Biraz daha dayanırsan siktirip gideceğim."

"Yemeğini yapıp evimde uyumana izin veriyorum yeterince verimli geçiriyorsun ayrıca kazanamasan da bir bok olmaz." dedim pişkin pişkin.

"Of şu hallerine ayar oluyorum var ya."

"Böyle bilmiş bilmiş konuşman falan-"

"Ben senden büyüğüm." dedim suratımı düz tutmaya çalışıp.

"Senden uzunum." dedi dişlerinin arasından.

"Prematüre doğdun, ilk önce güvercin doğurdu sanmış annen."

"Of." deyip kapımı çarpıp çıktı odadan.

Arkasından asık suratla önümdeki işe geri dönerken o gün Jeongin'in doğum gününü hiç kutlamamış olmayı diledim bir an.

Sonra kapının hiddetle tekrar açılması sonucu iskambillerimi tekrar düşürdüm.

"Ayrıca aramızda sadece dört ay var benden büyük falan değilsin."

"Sonuç olarak dört ay büyüğüm."

"Ne kadar şansız bir insan olduğum ilk arkadaşımın sen olmasından belli." dedi tütsü kokusundan boğulacak gibi bir ifadeyle.

"Arkadaş olduğumuzu hatırlamıyorsun bile." dedim sakince.

Ben de hatırlamıyordum gerçi.

Annem ablamın öğretmeninin bebeğine yarı zamanlı bakıcılık yapabileceğini söylediğinde; bundan yirmi iki yıl sonra bakıcılık yaptığı çocuğun ve öz oğlunun aptal bir komünist şarkısı için kavga edeceklerini düşünmemişti büyük ihtimalle.

Ve asıl trajik olan yirmi birinci yüzyılın yirmi birinci senesinde Sovyetler Birliği çoktan dağılmışken bunun kavgasını vermemizdi.

"Oyuncak ayımı geri ver o zaman."

"Ulan annenin yirmi sene önce bizde bıraktığı ayıyı nereden bulayım ben sana şimdi?"

"O zaman boş boş ben senden büyüğüm muhabbeti yapma bana."

"Sen de hiçbir halt hatırlamıyorsun, ayrıca aynı senede doğmuş olmamız bizi yaşıt yapa-"

"Jeongin odana git kısacağım şarkının sesini."

"Tamam." deyip pis pis gülerek odadan çıktı.

Nasıl bir şeytanla başa çıkıyordum kimse bilemezdi.

En son nerede kaldığımı çoktan unutmuş olmanın farkındalığı ile kartları masaya bırakıp pikaptan yükselen cızırtıya bir son verdim.

Jeongin rahatça çalışsındı şimdi.

İkimiz nasıl olmuştu da aradan yıllar geçtikten sonra tekrar arkadaş olmuştuk ve nasıl olmuştu da Jeongin kendi evinden çok benim evimde yaşamaya başlamıştı inanın bilmiyordum.

Ve nasıl oluyordu da bazen sadece duruşunda bile kalbim ağzımda atıyordu?

Kapalı kapının ardından ezber yapan Jeongin'in sesi yükselirken derin bir nefes alıp aslında zar zor hatırladığım birkaç çocukluk anısına sığındım.

Yang Jeongin benden dört ay küçük prematüre doğmuş çoğunlukla ders çalışan annemin benden daha çok sevdiği ilk arkadaşımdı.

Ve sonra öğreneceğim acı bir tecrübe ile bütün bu unvanları geride bırakacak ve ilk kalp kırıklığım olacaktı.

*****hellooo aşırı derecede platonik love içeren bir fiction ile geldim lütfen herkes sanki kurgu iyiymis gibi düşünsün fjjfdkdkxjdjdj

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


*****hellooo aşırı derecede platonik love içeren bir fiction ile geldim lütfen herkes sanki kurgu iyiymis gibi düşünsün fjjfdkdkxjdjdj

fiction için bir playlist hazırladım Spotify veskey hesabımda ismi ağır roman duyuru kısmına link bırakacağım eğer bulamayan olursa diye.

cidden kafamı karıştıran şeyleri yazacağım büyük ihtimalle, bir de sınav stresi ve başarmak gerçekte ne buna değinmek istiyorum, umarım seversiniz. diğer bölümlerde görüşmek üzere.

-vess

Ay Carmela! jeongsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin