uzun yolculuklar kralı.

509 127 124
                                    

"Sağa çek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sağa çek."

"Otobanda nereye iniyorsun?"

"Sağa çek Jeongin!"

"Al."

"Hadi git nereye gidiyorsun bu yağmurda?"

Jeongin arabanın camından bağırmaya devam ederken hızlıca ilerideki durağa yürüdüm.

İki günümüz güzelse üçüncü gün kavga ederdik. Üçüncü gün kavga edersek ertesisi ikimizden biri evi terk ederdi.

Ben olmuştum bu sefer. Kendi evimi bırakıp yolun ortasında hangi otobüsün geçtiğini bile bilmediğim durağın birinde; Jeongin yüzünden oturuyordum.

Her şey birden, takip bile edemediğim bir hızla gerçekleşmişti.

Günlerimiz benzer yakınlıkta sıcak bir hisle, vedanın kesin bir son olduğu gerçeğini yok sayarak geçiyordu.

Bu ana kadar.

Atamaların açıkladığını ve tercih yapacağımı öğrenince kavga etmeye başlamıştık.

Jeongin canımın ne kadar yandığını bilse yine aynı bencillikle ağzına geleni sayar mıydı bana bilmiyordum.

Dememiştim, demek istememiştim ona gideceğimi.

Bu acı veren ama aynı zamanda kazanmak için kendimi heba ettiğim statü ikimizin arasına antik bir sur gibi dikilince diyememiştim işte.

Hayallerim vardı,  ailem vardı ve belki de bu yaşıma kadar sayamadığım ezici farkındalıklarım vardı.

Tabiri caiz ise adam olmam, işimin başında olmam gerekiyordu. Ki bunu da kendim istemiştim.

Ta ki o hayatımın orta yerine oturup, bütün isteklerimin bana acı vermesine sebep olacak bir bağımlılıkla beni kendine aşık edene kadar.

Sevgi böyle acı veren bir şey miydi? Belki de sadece öldürücü bir fedakarlığa sahip olan benim için böyleydi.

Karşılıklı değildi. Sevgimi Jeongin ile değiş tokuş edemiyordum.

En sonunda da aşırı dozdan zehirlenmiştim işte.

Ellerim titriyordu soğuktan. Korkudan. Bilinmezlikten. Ya da sadece zehirli bir sevgiden.

Ellerim titriyordu.

Etrafıma bakındım.

Sanayinin dibinde bir duraktı sanırsam. Numarasına bakınırken tıpkı Jeongin'in beresine benzer bir bere takmış kızın teki durağa geldi koşarak.

"Elli sekiz geçti mi?"

"Bilmiyorum." dedim ellerimi ceketimin cebine sokup.

"Ben yanlışlıkla geldim buraya."

"Yabancı mısın?" dedi kız yüzünü asıp. Daha çok halime acır gibi bir ifadeydi.

"Hayır."

"Burası tren garına yakın da o yüzden öyle düşündüm."

Ay Carmela! jeongsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin