sevmenin tüm anlamları.

501 119 47
                                    

"Gelmek üzereyiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gelmek üzereyiz."

Başımı yavaşça sallarken alabildiğine uzanan kıyıyla içimi bir heyecan kapladı.

Jeongin görse çok severdi eminim ki. Hep kurak yerlerde yaşamış olmaktan şikayet ederdi.

Şöyle bir denizimiz olsa, sıkıldıkça kıyısında yürüsek Jisung, fena mı?

Jeongin gitmişti. Öyle bilinmeyen diyarlara, bilinmeyen zamanlara da değil.

Ama gitmişti. Olan olmuştu. Biz susmuştuk o giderken. Kuru teşekkürler aramızda uçuşmuş, masum rolünü en iyi oynayan kendini bile inandırmıştı.

Ve şimdi ben tercih ettiğim ilk ilçenin gelmesiyle buruk bir mutluluk duyuyordum.

Jeongin gittikten sonra o istasyonda ne kadar kalmıştım bilmiyorum. Hava açmış mıydı güneş yüzüme vurmuş muydu yoksa şiddetli bir yağmur altında eve mi dönmüştüm bilmiyorum.

Vardığımda günlerce evden çıkamamış olduğumu net bir şekilde hatırlıyorum sadece. Çok ağladım belki, öfkelendim, ihanete uğramış hissettim, bilmiyorum.

Changbin kendi tercih listesini bana attığında aklıma ancak yerine gelmişti.

Artık yeni bir hayatım olacaktı. Başka bir zamanda başka bir yerde başka insanlarla bir hayatım olacaktı.

Yine de nereden gelip de içimde çöreklendiğini bilmediğim bir bağlılık bana en azından yeni yere eskiye ait bir şeyler götürmeyi teklif etmişti.

O yüzden sanırım Changbin'in bire bir aynısı bir tercih listesi hazırlamıştım.

Bana ilk tercihim gelirken Changbin'e ise dokuzuncu tercihi ancak gelmişti. Bu planım da böylelikle suya düşmüştü.

Changbin kendi yerine, gelip beni teselli etmiş ve sık sık buluşacağımızı söyleyip durmuştu.

Mesela Changbin'in gidişine çok ağlamıştım. Çok fazla hem de. Bunu öyle net hatırlıyorum ki.

Fakat iş ona geldiğinde her şey puslu ve muğlak gibi. Sanırım hayatımda en net olmayan kişi olduğu için. Her şey Jeongin ile yoğun bir griliğe bulanıyor ve giderek zihnimde dağılıyor.

İsmini daha yeni yeni anmaya başladım. Uzun süredir hiç Ay Carmela dinlemedim. Tarot bakmayı bıraktım, ayıcığı annem komşunun çocuğuna verdi. Futboldan nefret ettiğimi anladım. Çünkü aptal maç sesleri ağlamamı da beraberinde getiriyor. Kahvecimi değiştirdim. Manzara resimleri de yapamıyorum artık. Sevimli çamlar çıkmıyor fırçadan. Portreler az da olsa onu andırıyor, ellerim lanetli gibi.

Tek bir insan nasıl olur da bütün bunlara sebep olur diyorum kendime. Ve bununla beraber kocaman bir cevap, korktuğum bir cevap, kafamda beliriveriyor.

Bir insan başka bir insanın hayatı olabilirmiş.

Ya da en azından bir evresi.

O zamanlar ne kadar  alışkanlık edindiysem hepsini bıraktım şimdilerde.

Hatta şehri bile.

Evden ayrılırken Jeongin'in tüm eşyalarını özenle paketleyip annesine götürdüm. Sarılırken ağladık. İyice tembihledim hepsini. Gittiğimi söylemeyin, yoksa sınavı kötü geçer.

Annesi bu konuyla ilgili hem fikirdi çoktan. Seni çok seviyordu dedi. Gerçekten de kötü etkilenir.

Jeongin'den hiç duymadım beni çok sevdiğini. Hiç hissetmedim de. Belki annesi bilse onu nasıl sevdiğimi benden iğrenirdi,  belki anlardı belki bağrına basar sarılırdı.

Bilmiyorum.

Onca soru işareti eşliğinde kapımı son kez kitleyip anahtarı babamlara bıraktığımda bütün bu soru işaretlerini de valizime toplamıştım.

Otobüse binerken ve yeni kasabama doğru yola çıkarken de hepsini unutmaya çalıştım.

Benim için sevginin anlamını oluşturan çocuğa dair ne varsa geride, çok geride bıraktım.

Otobüs ile yedi saat süren bir sorgu sual esnasında, muavin gelmek üzereyiz diyene kadar.

Ve belki bir düğün davetiyesinde adını benden çok uzakta görmenin yarattığı buruklukla gülümseyeceğim.

Şimdilerde o ne yapıyor diye merak etmek yeni hobim. Resimden bile daha uzun sürecek gibi duruyor.

Ama nasılsa annem laf arasında bahseder.

Tıpkı o ilk vurulduğum andaki gibi.

O yüzden bir veda vermiyorum Jeongin'e.

Bir gün belki başka bir şehirde karşılaşmak dileğiyle.

Görüşürüz Jeongin.

O kadar ki, o yalnız
Ona ilk rastladığım bir şeydir aklım
Bir el sürer mavisini uzağa
Uzaktan daha uzağa. Ardından
Yetişir sayısızlığım.

Kuzeyde, ince bir kar dağıtımında
Çocukların oyun oynamadığı yerlerde
Bulunmaya hazır ve
Eski çağlara ait bir parayım.

Akşam, soyulmuş gün ışıkları
Bölüşülmüş insan yüzü gar
Sayısız beni toplar bakışlarım
Dört güneşten biri o. Kendimi tarif edemem
Güneşler ıslak, soluğum kalın.

*diğer bölüm final veee merak etmeyin Jeongin'i de göreceğiz ne haltlar yedi falan belki tekrar karşılaşırlar jjdkskskssk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*diğer bölüm final veee merak etmeyin Jeongin'i de göreceğiz ne haltlar yedi falan belki tekrar karşılaşırlar jjdkskskssk

Ay Carmela! jeongsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin