9: ''ALEVLİ ALEV''

2 1 0
                                    


Önceki Bölümden;

Ivır zıvırı okuyarak öğrendiğime göre bir mesajlaşma uygulamasıydı. İyi de ben neden kullanıyordum ki bu uygulamayı?

Uygulamanın logosuna tıkladım. Ekranda uygulamanın adı çıktıktan sonra açıldı. Eskiden konuştuğum 3-5 kişiyi gördüm. Cringe profil fotoğrafımı gördüm. Yapacak bir şey bulamadığım için Messagex'i kapatacakken bir bildirim geldi.

💐

YENİ BÖLÜM

Bir çiçek. Evet, bir çiçek. Neden gelmiş olabilir ki? Yanlışlıkla olmuştur ya, kaç yıldır girmemişim, girmemi mi bekleyecek?

Uygulamayı kapatıp telefonumu masaya bıraktım. Uykum gelmişti. Saat de bir hayli geç olmuştu zaten. Işığı söndürüp yatağa uzandım. Kaan neden gelmemişti ki bugün? Geleceğini söyleyip gelmedi. Önemli bir işi vardır ya, ondandır.

---

Pencereden içeri vuran ve artık can yakıcı seviyeye gelen güneş ışığı kalkmam için çırpınıyordu. Hıh, kalkmam ki. Alarmdan önce kalkmama gerek yok. 

Bir dakika?

Alarm?

Güneş neredeyse tepeye varacakken henüz alarmım çalmamıştı. Yatakta doğrulup telefona uzandım. Hah, harika! Şarjım yok. 

Oturma odasına koşar adım gittim. Saat 10.16'ydı. Kahretsin, geç kalmışım. Hemen odama geçip okul üniformalarımı giydim. Hemen mutfağa geçip su ısıtıcısını açtım. Kaynayan suyu termosuma doldurup toz kahveyi içine döktüm. Kahve bağımlısı olduğumu söylemiştim, değil mi? Ah kahve, sensiz ne yapardım? Telefonu ve şarj aletini çantama atıp ayakkabılarımı giyerken bir yandan merdivenlerden iniyordum. Koşarak okul yolunu bitirdim. Nefes nefese kalmışken sınıfa geldim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Geç kaldığım için hocanın vırı vırısını dinledım. Bu hoca çok cinsti. Filiz hoca tarihçiydi. Ona Tarihten Filizlenen Hoca diyorlardı. Hemen sırama oturdum. Görünüşe göre Kaan hala gelmemişti. Nereye kayboldu bu çocuk bir günde? 

Ortaokuldayken en sevdiğim ders olan Sosyal Bilgiler ve İnkılap Tarihini kötü ders anlatışı sayesinde dersten nefret etmeme neden olan Filiz hocanın dersini dinlemeye çalıştım.

---

Tenefüste bizimkiler yanıma geldi. 

-Kızım nerdesin ya? Bu kadar da geç kalınmaz abi.

-Volkan telefonumun şarjı bitmiş ve bu yüzden alarm çalmadı. Güneş ışığı ile uyandım bugün. 

-Bu şey değil mi ya? Yaz dizileri birinci bölüm esas kızın uyanış sahnesi.

-Mert.

-Efendim karşim?

-Sen en iyisi bir daha espri (!) yapma.

-Aman be, tamam yapmam. Ve siz de sıkılmaktan patlarsınız artık. Benim gibisi bulunmaz bir esprinatör. 

-Espri yapınca daha çok sıkılıyoruz, bundan emin ol.

-Gençler heyecanlı pitbull dövüşünüzü izlemek isterdim ama telefonumu şarj etmem lazım. Geliyor musunuz kantine?

-Sağol ben almayayım.

-Ben de gelmesem? Bazılarımıza ''espri'' ve '' komik espri'' kelimelerinin tanımını yapmam gerekiyor. 

-İyi, ben gittim. 

Sınıftan ayrıldım. Kantine inerken beş-on kişiye çarpıp sövmelerini duymam ve onlardan özür dilemem dışında kimseyle iletişim kurmadım. Kantine inince sınıfımızın sarı çiyanını ve ekibini  gördüm. gerçi sarı saçlı değildi, kahverengi-turuncu karışımı bir şeydi ama film ve kitaplarda kötü kızlara ''sarı çiyan'' denilirdi ve ben de ona bu lakabı uygun gördüm. Yanında Alya, Mina, Merve ve ortalarında Açelya -sarı çiyan- duruyordu. Bunlar ne sanıyordu kendilerini? Okulun badgirl grubu falan mı? 

Kantindeki şarj dolum ünitelerine ilerledim. 1 lirayla çalışıyordu. Ah, ne güzel! 1 liram yok. Kantinci abi de 20 lirayı bozmazdı ki.

Etrafta tanıdık birini aradım 1 lira istemek için. Birkaç dakika göz süzgecimden geçirdiğim kalabalık hayvan topluluğu içinde ortaokuldan tanıdığım Alper'i gördüm. Yanına doğru ilerledim. 

-Alper selam!

-Selam?

-Aşk olsun, tanımadın mı beni? Alev ben. Hani ortaokulda sınavın kötü geçeceğini söyleyip ardından öğretmenler odasını yakma planı kurunca bana ''Senin adın Alev. Sen yanmazsın. Ateşe karşı dayanıklısın.'' diye öğretmenler odasını yaktırmaya çalıştığın Alev. 

-A, tanıdım. Alevli alev.

-Evet ya, alevli alev.

Bana taktığı garip bir lakaptı, sorgulamayın.

-Ya görüşmeyeli unutmuşum var ya seni.

-Ay bende. Görünce hatırladım seni 192 Alper.

-Numaramı mı ezberledin?

-Yo, aklımda kalmış.

Ne de güzel yalan atıyordum. Ortraokulda  Alper'e aşık olduğumu düşünürdüm. herkesin bir sevgilisi vardı. Biliyoum o zamanlar çok saçmaydı ama sürü psikolojisi işte. Sınıfta da en yakışıklı Alper vardı o zamanlar. Ben de onla tek taraflı sevgili olma oyunu oynamıştım. Onun haberi yoktu bile. Platonik olmuşum resmen. İlk ve tek röntgenciliğimi de ortaokulda yapmıştım.

-Telefon numaranı verir misin?

-Tabi, 053........

Numaramı verdikten sonra Alper'e verdiği 1 lirayla veda ettim. Makinelere ilerleyip telefonu şarja taktım. Sonunda telefonum biricik yari şarja kavuşmuştu. Egosu boyundan büyük olan Açelya ve götü kalkık ekibini kantinden çıkarken gördüm. Beraber doğan bebekler gibi yapışık geziyorlardı resmen.

Zil çalınca telefonu şarjdan çıkardım.

%3

Yeteri (!) kadar şarj olan telefonumu alıp sınıfa çıktım. Adam olana çoktu bile. Öğle arası bitişi olduğu için merdivenler çok kalabalıktı. Kargaşa içinde kendimi sonunda sınıfa atmaya başarmıştım. Sınıfta kimsecikler yoktu. Galiba ilk ben gelmiştim. Sırama doğru ilerlerken sıramın üzerinde bir şey gördüm.

Bir not. 

DEVAM EDECEK... 

-----

Selamm! Yeni ve uzun bölümümüzle geldim. Tam 737  kelime! Neyse, nasılsınız bakalım? Okuyan herkes en az bir yorum yapıp bölüme oy verince yeni bölüm gelecek. Yani herşey size bağlı.

Böyle kötü bir yazar gibi gözüküyorum ama okuyan herkes hayalet gibi. Oy ve yorumlarınız sayesinde ana sayfaya çıkacağız. Lütfen destek olun. 

Sonra görüşürüz.

-yazarcık


Ölüme Giden Yol (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin