4: ''BIÇAK''

6 1 0
                                    


Önceki Bölümden;

Hemen 112'yi tuşladım.

-İstanbul 112 Acil Çağrı Merkezi. Güvenliğiniz için görüşmeniz kaydedilmektedir. Görevliye bağlıyorum.

Boş yere söylenen ve çoğu kişinin dinlemediği ses kaydı sona erdi ve arkada bekleme müziği çaldı.

Hadi ama, acil serviste neden müzik eşliğinde bağlanmayı bekleyelim ki? Müzik sona ermişti, sonunda görevliye bağlanacaktım ama bu esnada boynumdan tüm vücuduma dağılan acı ağrıyı hissettim.

YENİ BÖLÜM

Başımdaki felaket bir ağrıyla kendime geldiğimi hissediyordum. Gözlerimi araladığımda kapalı bir alanda olduğumu fark ettim. Geniş bir yerdi. Kullanılmayan bir depo gibiydi. Ayağa kalkmaya çalıştığımda kalkamadım. Bir sandalyeye bağlanmıştım.

Ah ne güzel, bir de beni takip eden bir sapığımız vardı. Bir bu eksikti.

Ben nasıl buraya gelmiştim? Hah, en son kaza yapmıştık. 112'yi arıyordum. Bu pis takipçim beni ne zamandır takip ediyordu acaba?

-Beş Dakika Sonra-

Kapı büyük bir gıcırtıyla aralandı. İçeri yüzüne Chucky maskesi takmış bir adam girdi. Uzun boyuyla çok dikkat çekiyordu. Bana doğru yaklaştı.

-Uyandın mı prenses?

-...

-Aa, hadi ama. Sessiz sessiz oturacak mısın?

-Neden?

-Ne neden?

-Neden beni kaçırdın?

-Off, hiç zevkli değilsin. Daha güzel soruların yok mu bana sormak için?

-Seni pis adam. Sana ne sormamı bekliyorsun? Ne zaman lunaparka gidip dönme dolapta mahsur kalacağımızı mı?

-Hiç fena bir soru değil.

-Benden ne istiyorsun?

-Ay, prenses senden ne isteyebilirim?

-Beni ne zaman bırakacaksın?

-Canım ne zaman isterse.

-Beni ne zamandır takip ediyorsun?

-Bu gizli bilgi canım. Söylemem.

-Beni kaçıracak başka vaktin yok muydu? Arkadaşlarım orada ölüyordu. Ambulans çağırmalıydım.

-Arkadaşlarını merak ediyorsan senin telefonunla aradım. Ambulans onları aldı. Hastanede yatıyorlar. Bazıları hastaneden taburcu oldu. Volkiş'in hala hastanede.

-Volkiş'i nerden biliyorsun?

-Arama yaparken gördüm. Herhalde Volkan'ı "Volkiş" diye kaydettiğini anlamam için yüksek IQ'lu olmama gerek yok. Değil mi?

-...

-Ayrıca nasıl kaza yaptığınızı hala anlamış değilim. Ölümden döndünüz. Verilmiş sadakanız vardı herhalde.

-Ölüp ölmememiz senin için çok mu önemli?

-Her neyse. Sen açsındır şimdi.

Elindeki tepsideki sandviç ve portakal suyunu karşımdaki mini sehpaya bıraktı ve kapıyı gıcırtıyla açarak dışarı çıktı.

Ah, süper zeki (!) takipçim. Ellerim bağlı ne de güzel yemek yerdim, değil mi?

Ellerimi açmaya çalışıyordum ama bir türlü başaramadım. Etrafı incelerken gözüme işime yarayacak mükemmel bir şey takıldı:

Bıçak


DEVAM EDECEK...

Ölüme Giden Yol (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin