İyi okumalar!
-Korkut-
Büyük ve rahat deri koltuğunda oturan Korkut gözlerini kapatıp rahatlamaya çalıştı. Karanlığa gömülen ortamda bir Ateş gibi ortaya çıkan mavi gözler derin bir nefes almasına sebep oldu. O gece, o bar'da Narini görmek ona iyi gelmişti hem de haddinden fazla. O'nun o Fındık gibi burnu, ne mavi ne yeşil olan gözleri, al al yanakları... Korkutun kendinden geçmesine sebep olmuştu. O gece fazlasıyle sinirliydi Korkut. Kendisine ait olan bazı mallar'ın çalınması sonucu ciddi bir maddi zarar'a uğramıştı. Fakat bu uzun sürmemişti. Narin o gece,o Bar'da onun karşısına çıkarak bunu kolaylıkla yok edebilmişti.
Bu durum Korkut'u korkutuyordu. Yaşadığı bu şeyler onun için fazlasıyla yabancıydı ve o bu durumdan rahatsızdı. Zira daha önce ruhunu ve kalbini Buz ve Kırmızı olmayan hiç bir şeye teslim etmemiş bu genç kendini genç kıza teslim etmekten korkuyordu.
Derin bir nefes alıp içinde oluşan boşluğu doldurmak için çabaladı Korkut. Ama bunun bir faydası olmamıştı. Onun kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Belki de doğru düzgün uyumaya ihtiyacı vardı. Çünkü bir kaç gündür uyumamıştı. Daha doğrusu uyuyamamıştı kafası işler ile çok doluydu. Bazen kendini 23 yaşında bir gençten ziyade 50 yaşlarında yaşlı bir adam gibi hissediyordu. Bütün çete'nin yükü onun sırtındaydı. Güçlü olmayı seviyordu evet fakat bazen öylesine yoruluyordu ki... Her şeyi elinin tersi ile itip gidesi geliyordu.
Ama yapamazdı. Çevresinde bulunan herkese bir söz vermişti ve o her zaman 'Delikanlı'nın sözü namusudur.' diyerek ona 'Abi' diyenlere öğüt verirken onları elinin tersi ile itemezdi.
Yüzünü ovuşturmaya başladığında içindeki boşluğun böyle gitmeyeceğini biliyordu. 'Belki...' diye düşündü 'Belki fındık faresi bana yardım edebilir.' masum düşüncesi onu şaşkınlığa uğratırken o aynı zamanda vakit kaybetmeden telefonu'nu çıkarıp Kuzey'i aramaya koyuldu.
Onun ve Güney'in şuan Narin'in yanında olduğunu biliyordu. Narini ona şuan hemen getirebilecek tek kişi onlardı. Telefon çalmaya devam ederken iyice sabırsızlanmaya başlamıştı Korkut. 'Ne varda hemen açsan şu telefonu ibne' tam o sırada Kuzey telefonu açmıştı ve şaşkınlık barındıran sesi ile konuştu.
“Efendim abi?”
“Kuzey işinizi hallettiniz mi koçum?”
“Evet halletik.”
“Narin orada mı?”
“Evet burada. Hayırdır n'apacaksın?”
“Sana ne lan? Beni mi sorguluyorsun?”
“Yok abi olur mu öyle şey ne sorgulaması?”
“Yanıma getir Narin'i”
“Tamam abi emredersin. Tabi saçından sürükler getiririm gerekirse.”
“Kuzey sikerim ebeni! Ne demek lan saçından sürüklemek?!”
“Pardon abi.”
“Kapat lan ibne!”
Korkut elindeki telefonu önünde bulunan orta sehpaya gelişi güzel attı ve ardından kendisini rahat deri koltuğuna bırakıp Narin'i beklemeye başladı.
-Narin-
Kuzey'in söylediği o son cümleden sonra şaşkınlık içerisinde gözlerimi kırpıştırarak o'na baktım. Korkut'un beni çağırdığını söylemişti. İyi de neden böyle bir şey olsun ki? Yani Korkut beni neden yanında ister ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Narin(Dinçer Kardeşler -1-)
Roman pour AdolescentsSana hiç söylemedim ve hiç söyleyemeyeceğim ama... Bana Aşık olmayı öğrettiğin için, beni sevip sardığın için teşekkürler Narin... -Korkut DİNÇER ©Tüm Hakları Saklıdır. -Kurgunun kopyalanması ve kitabın bir takım yollar ile kopyalanıp çoğaltılması d...