*Özel Bölüm-3*

515 29 11
                                    

Kutay kaşlarını çatarak boyadığı yerlerdeki taşan kısımları düzeltmeye çalıştı.

"Ayybi! Maviş kayem vay mı?"

Bir kaç saniye sonra elindeki mavi renk kalemi kız kardeşi İnci'ye uzattı. Bahçede beraber resim yapmaya karar vermişlerdi. Üstelik hava gerçekten çok güzeldi ve bunu kaçırmak kötü olurdu. Bahçede en sevdikleri ağacın altında babalarının yeni aldığı boyama defterini boyuyor,arada sırada da annelerinin bıraktığı atıştırmalıkları ağızlarına tıkıştırıyorlardı.

"Biz deydik lo!" Ediz elindeki futbol topu ile bahçe kapısından girerken kız kardeşi Deniz arkasından göz devirerek girdi. Evlerinin birbirine yakın olması elbette avantajdı. Özellikle Ediz için. Çünkü Kutay onun favorisiydi. İkisi de Yiğit'in kendilerinden küçük olduğunun elbette farkındaydı. Ama ne olursa olsun ikisi aynı yaşta olsa da Ağabeylik yapan her zaman Kutay olurdu. Ufak yaşına rağmen diğerlerini yönlendirme konusunda oldukça iyiydi.

"Napışıyonuz?" Elindeki topun üstüne oturup dengede durmaya çalıştı bir süre Ediz. Ama daha sonra top hızla minik poposunun altından kaydı ve bir anda kendini yerde buldu.

"Anaym! Düştüm ya!"

"Topun üştüne otuyuy mu?" İnci kaşlarını çatarken bir yandan da dağıttığı kalemlerini topluyordu. Bazen Ediz'in bu hareketlerini çok şey gibi buluyordu... şey... Kuzey Amcası gibi?

"Otuyuymuyoy mu?" Ediz gayet masum ve saf bir şekilde sorusunu sormuşken kafasına yediği şaplak ile gözlerini yumdu.

"Şalak şey! Ya biy şey olşaydı? Bir daha yapma!" Deniz kardeşini sertçe uyardıktan sonra İnci ile açık bahçe kapısından eve girmek üzere hareketlendi. Ediz'in afallamış yüzünden ne olduğunu anlamadığı gayet aşikardı.

"Ben yaptım aybi?" Kutay kıkırdayıp Ediz'in kumral saçlarını karıştırdı ve peşinden o da eve girdi.

"Biy haytı da söyleşenize!" Ediz elindeki topla koşar adım onları takip etti.

***

"İşte ha bu masal da ha burada bitmuş!" Mustafa bey masalına son noktayı koyarken etrafına toplamış oturan torunlarına bakıp tebessüm etti. Altı torunu da birbirinden güzel, birbirinden yakışıklı ve akıllıydı. Çocuk sevgisini belki de biraz içinde kalmış olan çocuk hasretini torunları ile gideriyordu.

"Uşaklar nereyedu?" Elindeki kahveler ve meyve suları ile içeri giren kızlara damatlarını sorup kaşlarını çattı. O kalkıp Rize'den, İstanbullara kadar gelmişti ama damatlar ortada yoktu!

"Şirketteler babam. Birazdan gelecekler. Acil olmasa hiç gitmeyeceklerdi ama iş işte belli olmuyor." Beyda elindeki orta şekerli Türk kahvesini babasının önüne bıraktı ve ardından yanına oturdu. Mustafa bey ağır ağır başını salladı ve elindeki kahvesinden ufak bir yudum aldı.

"Sen ne ediysın?" Tek kaşını kaldırarak Merve'ye bakarken sorusunu da yöneltti. Genç anne ikizleri ile çetrefilli bir kavgaya tutuştuğu için dikkatini çekmişti Mustafa bey'in.

"Ya bir durun be! Anam ne biçim çocuk doğurmuşum ben! Ama yok! Hep babanız yüzünden bunlar!"

"Neymiş benim yüzümden olan?" Kuzey saçlarını karıştırarak salona girerken aynı zamanda karısının söylenmelerine gülümsüyordu. "Hoş geldin Mustafa baba." diyerek Mustafa beyin elini öptü ve ardından eşinin yanına oturup kızını kucağına çekti.

"Hep senin genlerin yüzünden fıytırık oldu bu Veletler." Merve somurtup Ediz'in meyve suyu bulaşmış dudaklarını temizledi.
Kuzey bir şey demeyip sadece kıkırdarken aynı anda Korkut kucağında iki çocuğu ile koltuğa kurulmuştu.

Narin(Dinçer Kardeşler -1-)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin