"Hazır mısınız?!" Drew Linayla ikimize seslendi. Ben drewle gidemeyince linaya rica ettim tabiki tahmin ettiğim üzere anında kubul etti Drew de halinden gayet memnundu. Benim üzerimde lila boynumdan çapraz inen bir elbise vardı dizlerimde ve kabarık değildi. Kapıyı açtım dışarı hufflepuff salonuna indiğim de Drew'in yanında Newt'in de olduğunu gördüm selam verdim.
"Lina ayakkabılarını giyiyordu gelir şimdi" Dedim Drewe dönerek.
"Biz gidelim mi o zaman?" koluna girerek başımla onayladım.
Balo salonuna girdiğinde ilk dikkatini çeken kırmızı uzun kollu elbiseyle Ranaydı yanında tanımadığım biriyle duruyordu yanlarına gitmek istesem de Newt'inde arkadaşlarının yanıma gitmek isteyebileceğini düşündüm fakat benim onalra baktığımı fark edip benden önce davrandı ve
"İstersen yanlarina gidebiliriz" dedi
Reddetmedim ve Rana'nın yanına ilerledik.
"Rana? Nasılsın? Cok guzel olmuşsun!"
"Teşekkür ederim, iyiyim, sende çok güzel olmuşsun!" Rana beni yanındaki ile tanışdırdıktan sonra Newt izin isteyerek gitti -Büyük ihtimalle wc' e gitti- Rana nın yanındaki de arkadaslatinın yanına gitti.
"Blackle gelirsin sanmıştım" Kaşlarımı çattım
"Niye onunla geliyim ki?"
"Bilmem yakınsınız sanmıştım"
"Hayır yakın değiliz sadece bir kaç kere sohbet etmişik. Tabi ona sohbet denirse..."
"O da bir şey o genelde arkadaşlari haric kimseyle konuşmaz"
"Slytherinden bir kızla geldiğini gordüm şuan nerde bilmiyorum." Dedi sırıtarak.
Bir süre başka konulardan konuştuk. Sonra koluma biri girdi. Yanıma döndüğümde Lena olduğunu gördüm.
"Lena! Çok güzel olmuşsun" dedim hayranlıkla üstünde kahverengi elbisesiyle etrafinda döndü ve "Teşekkür ederim senin kadar güzel değilim ama..."
"Ee kiminle geldin kim o şanslı..." Kulağına eğilip sırıtarak "...Yoksa Remus mu?" dedim.
"Ne! Ne alaka?! Tabiki hayır. Demiştim ya Regulusla geldim" dedi anlık ruh hali değiştirerek sırıttı "korkmana gerek yok yani emin ellerde" Ranayla kıkırdayarak.
"Ne alaka ya hem o nerde?" lena kafasıyla arkayı işaret etti. Regulus bizden bir kaç adım arkada konuştuklarımızı duyamayacak şekilde orda dikiliyordu. kaşlarımı çattım.
"Niye orda duruyor." Rana bilmem anlamında omuz silkti. "Black gelsene yanımıza niye orda duruyorsun?" diyerek yanımıza çağırdım evet ekstra cesaret gerektiriyordu fakat başardım. Yanımıza geldi. "Merhaba" diye mırıldandı. Bir süre sonra Newt geldi geldiğinde Regulus Rosier'in yanına gideceğini söyleyerek gitti.
"Sıcak oldu ben balkona çıkacağım geliyor musunuz?" dedim elimi yelpaze gibi sallayarak.
"Delirdin mi donarsın?" dedi Lena ama Rana'nın balkona baktıktan sonra Lenayı dürttüğünü fark ettim. Yine de umursamadım onların kaynaşmasına sevindim açıkçası ikisi apayrı insanlardı.
"Her neyse ben gidiyorum" Arkamı dönüp balkona çıktım. Sağımda sesler duyunca o tarafa döndüm. Black 'in Rosiere vurduğunu ve Rosier'in umursamayarak hala onunla dalga geçtiğini gördüm -En azından öyle görünüyordu onları duyamıyordum.- Onları izliyormuş gibi görünmek istemediğim için önüme döndüm
REGULUSDAN
"Rahat bıraksanıza beni"
"Ya salak cesaret edipte davet edemedin madem git de konuş kızla"
"Ne alaka ya ben niye onu davet ediyim ki?" Rosier imalı bir bakış atınca hiç bir şey demeden önümek döndüm. Ama Rosier beni Polinaya doğru ittirdi. Bana baktığı için yanına gitmekten başka seçeneğim kalmadı.
"Hey merhaba... ımm çok güzel olmuşsun" Ne oluyo lan gailba abimden bir seyler almışım -Maalesef-
"Teşekkür ederim sende öyle yani güzel değil yani güzelde o anlamda değil herneyse"
Bu haline kıkırdamadan yapamadım. Komikti en azından ber rezil olmadım.
...
Çoook uzun zamandır yazmadığımı biliyorum ve özür diliyorum.
Hikayeyi yarıda kesmek ki o da ne?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
<33
lenalupins çok fazla adı geçti askımın onun da hikayesine göz atabilirsinizz.
