Bölüm 14

337 14 0
                                    

Sizler okumaya devam ettikçe yazmaya devam edeceğim.

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin canlarım. Bide sizden şu ana kadar okuduğunuz kurguyu puanlamanızı istiyorum.

***

"Nereye böyle"

Duyumsadığımız sesle olduğumuz yerde hareketsizce sabitleştik. Gözlerim sesin sahibine hızlıca döndüğünde gözlerimiz kesişti. Tek kaşı havaya kalkmış, duygudan uzak bakışları üzerimdeydi. Yerimde rahatsızca kıpırdandığımda Asya söze girdi.

"Gidiyorduk" karşımda gözlerimi talan eden gözler Asyanın konuşmasıyla bir kaç saniye benden ayrılmış oraya odaklanmıştı.

"Öyle mi?"

İçim huzursuzlaşırken artık bu durum beni fazlasıyla rahatsız etmeye başlamıştı.

"Evet bir sorun mu var?" Bir kaşımı kaldırmış hesap sorarcasına karşısında dikiliyordum. Bedenim fazlasıyla yorgundu ama bu şu an için düşüneceğim bir şey değildi.

"Evet var" sesi sertti, sıkılmışa benziyordu.

"Dışarı çıkman demek tehlikede olman demek. Bir müddet burada kalman gerekiyor"

Yine aynı şeyleri yaşıyordum işte, bana isteyip istemediğimi sormadan, beni bişeylere mecburmuşum gibi yapmamı bekliyordu.

"Asıl tehlike burası, senin yanın"

"Gitmek mi istiyorsun?" Sorduğu sorunun cevabını kendiside çok iyi biliyordu ama sormaktan geri durmamıştı.

"Evet! " daha fazla uzatmaya takatim kalmamıştı, gözlerimi ondan ayırıp Asya'yı yürümesi için kolundan çekiştirdim. Bu diyaloğa kendini kaptırmış bir vaziyetteydi.
Dış kapıya ulaşmıştık sonunda, ardımda bırakacağım ve hatırlamayı asla istemediğim anıları bir çırpıda unutmayı umut ediyordum.
Kapıdan çıkarken arkamı dönmek ve ona son kez olsun bakmak isteğine engel olamamıştım.
Bu onu son kez görüşüm olacaktı, son kez gözlerimiz kesişti. Değişmeyen yüz ifadesi yerli yerinde bana bakıyordu. Bu bir vedaydı, hoşgeldinle başlamayan hoşçakalı hak etmezdi. Yaşananlarda güzel bir vedaya yer vermiyordu.

***

Kasılmış bedenime aniden aldığım soluk işe yaramamıştı. Olaylar beni etkilemişti, kabus olarak beni rahat bırakmıyordu. Soluk soluğa etrafımı taradım. Yanımda uyuyan Asya uykusuna devam ediyordu. Beni yalnız bırakmamış evime kısa vadeli yatılı olarak yerleşmişti. Bu durumdan rahatsız değildim elbette, aksine yalnız kalmak beni korkutuyordu artık. Baş ucumda bulunan sürahiden bardağa su dökmek isterken titreyen ellerim bana yardımcı olmuyordu.

Yaşananların üstünden 3 gün geçmişti, kendimi o ana hapsolmuş gibi hissediyordum. Yaşadığım şeyler bana travma olarak kalacağa benziyordu. Asya'nın ısrarlarıyla işten aldığım 4 günlük izin tamamen evde zaman geçirmeye ve bol bol düşünmeye yetmişti.

***

Atış'ın gerçekleşeceği salona doğru ilerlerken arkamdan bana hızla yaklaşan adım sesleri beni germişti.

"Ateş"

Emir'in sesini duymak gerginliğimi yarıştırdı.
Yavaşladım bana yetişebilsin diye.

"Nasılsın? kaç gündür yoksun, çok merak ettim seni"

Sözlerinde samimiydi, yüzünden anlaşılıyordu. En azından duygularını yüzüne yansıtabilenlerdendi.

"Daha iyiyim teşekkür ederim"

"Sana mesaj attım ama geri dönüş yapmadın. Önemli bir şey mi var?"

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin