Bölüm 16

238 11 0
                                    

Bu bölümün yarısını farklı kılıp Poyraz'ın ağzından yazıyor olucam.
Okuduğunuz saati yorum olarak bekliyo olucam.

Poyraz..

Karşımda beti benzi atmış kadının şu anki durumundan oldukça keyif alıyordum. Gerçekleri tüm çıplaklığıyla değilse bile bana gelmesi için bazı şeyleri riske atmaktan çekinmemiştim. Korku barındıran gözlerini gözlerimden ayırmaya korktuğunun bilincindeydim. Bende bunu istiyordum.

"Ne istiyorsun söyle"
Yaşadığım tatmin duygusu vücudumun her bir yanına yayıldı. Yüzümdeki sırıtışta buna eşlik etti.
Ses tonundaki çaresizlik istediğime az kaldığının sinyallerini çakmıştı.

"Onu istiyorum"
Evet çok uzun zamandır Alev'i istiyorum. Ses tonuma önem vermeden söylediklerimle Alev'in yüzünün aldığı hal bana haz veriyordu.

"Alev'i istiyorum Ramiz KORASLAN"

İçimde biriken öfkenin sahibi karşımda oturan Alev değildi. Ama oda benimde yanmaya mahkumdu. Kader çok küçükken ateşin içine almıştı bizi, harlamaya niyetli olan ise bendim.
Gözlerini şaşkınlıkla açmış, ağzı hafif aralık kadının şu anda şok geçirdiğine eminim. Yüzünün aldığı şekil hoşuma gitmişti, gözlerinde barındırdığı duyguları tüm çıplaklığıyla okuyabiliyorum.

"Bana onu ver"
Aceleci çıkan ses Ramiz Koraslana aitti. Aklınca onu benden uzaklaştırmayı denicekti. Denesindi.
Telefonu hala şokunu atlatamayan Aleve uzattım. Titreyen eliyle telefonu aldı, o kadar duygu vardı ki yüzünde okumak zorlaşıyordu. Telefonu kulağına dayadı, gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmadı.
Karşı tarafı dinlerken beti benzi atmaya başladında anladım yanılmadığımı.

Cılız bir sesle tamam deyip kapattı telefonu. Bakışları benden ayrılıp pencereden dışarısına kaydı. Baktığı yeri göremediğine sadece düşünmek için oraya odaklandığını biliyordum. Onun hakkında çoğu şeyi, yapacağı çoğu hareketi biliyorum. Ona zaman tanıdım. İç savaşında onu yalnız bıraktım.

"Düşündün mü?"
Şaşkınca bana baktı, olduğu yeri mekanı unutmuşa benziyordu.

"Ben"

Ellerini birbirine kenetleniş tırnaklarıyla oynuyordu, gözlerim her bir karışını taradı. Güzel kızdı, gür kirpikleriyle ela gözlerini ön plana çıkartıyordu. Dolgun dudaklarına takıldı gözlerim. Kemirdiğinin farkında değildi, küçük okka burnundan derin nefesler alıyordu. Gözlerinde bilinmezlik yatıyordu, ne yapacağını bilmediğini anladım.

"Sence dedenin beni tanıması bir tesadüf mü?"
Beynini daha da allak bullak etmek için işe koyuldum.

"Bildiğim gerçekleri senin öğrenmeni istemiyor, korkuyor"
Gözlerini yumdu, derin bir nefes aldı. Düşünüyordu. Bundan sonrası kolaydı.

"Seni bir tek ben gerçeklere götürebilirim Alev"

"Düşünmeme izin ver" kararsız çıkan ses tonu az kaldığını gösteriyordu.  Anında kabul etmemesinin sebebi dedesinden kaynaklanıyordu, biliyorum. Sinirlenmiştim.

"Sadece 2 saat"
Sesimin tınısına ayar vermeden söylediklerimle ürperdi. Konunun ciddiyetini kavraması için onu köşeye sıkıştırmaktan geri duymadım.

"Bir dakika dahi geçerse cevabının bir önemi kalmaz"

"Lavaboya gitmem lazım"
Beti benzi atmıştı, bayılacağından gideceği için tereddüt ettim ama yansıtmadım. Sarsak adımlarla garsona sorduğu tuvalete doğru ilerledi.

Cebimden çıkardığım telefonumla onu aradım.

"Alo"

"Alev teklifi kabul edecek"

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin