cp: seven

298 32 15
                                    

Alışamadı.
Megumi kağıtlarla uğraşmaktan artık tam anlamıyla nefret ediyordu.

"Bunları da doldurursun." Sukuna üst üste yığılmış kağıtları Megumi'nin masasına bıraktı. "Perşembe gününe kadar bitirirsen iyi olur."

Megumi gözlerini kağıtlardan çekip gece yarısını geçmiş saate baktı.
Fazlasıyla bunalmıştı. Kargaşayı veya dövüşmeye bayılmasa bile eski günlerini özlediğini söyleyebilirdi.
Burada çalışmaya başladığı günden beri biriyle dövüştüğünü hatırlamıyordu, sadece sözlü tartışmalar; sabahlara kadar kağıtlarla uğraşması, temizlik ve daha fazla saçma şey vardı.

Sukuna onay alamamanın verdiği beklentiyle Megumi'ye baktı. Megumi ise, üzerinde uzanan yarı uyanık ikiz köpeklerinden beyaz olanını sevmekle meşguldü. "Bu konuda bir problemin mi var?"

Uyku için yalvaran gözlerini kısa süreliğine kapatıp beyaz tüyleri okşamaya devam ettiğinde nefesini verdi. "Yok demek isterdim."

Sukuna ellerini ceplerine yerleştirip anlamsızca güldü. "Yani? Ne yapmamı istiyorsun?"

"Mesela uzmanlık alanım hakkında görevler verebilirsin." Fushiguro neredeyse rahatlıkla Sukuna ile konuşabilidiği için kendini şanslı hissediyordu. Çoğu kişinin bu şansa sahip olamadan Sukuna'nın o kişinin boğazına yapışmasınına defalarca şahit olmuştu.

Ryomen arkasındaki duvara yaslanıp Megumi'nin ayağının yanında uyuyan diğer ikiz köpeğe baktı. Siyah tüyleriyle kardeşinden tamamen farklıydı.

"Alanın?" Megumi kendisine yöneltilen soruyla karşı kaşlarını çattı.

Sukuna kesinlikle Megumi'nin gururunu yerle bir etmekten hoşlanıyordu.

"Öz geçmişimi bildiğinin farkındayım."

"Pekala," Yaslandığı duvardan doğrulup yüzündeki tehtitkar sırıtmayla Megumi'yi süzdü. "Neler yapabildiğini görmekten zevk duyarım."

Megumi köpeğini uyandırmamak için hafifçe güldü. "Nasıl yani?"

"Testi geçersen istediğin türde görevleri alırsın ama şikayet edemezsin. Eğer başarısız olursanda zaten ne yapacağını biliyorsun." Megumi kağıtlara bakarken Sukuna'nın ne demek istediğiniz yüzde yüz anlamıştı.

Kafa sallayarak onayladığında test için bir tür hazırlık sürecinin olacağını falan sanmıştı. Yani sonuçta olması gereken buydu.

"Kalk, başlayalım." Ama anlaşılan eski kurallar burada geçerli değildi. Megumi ne kadar masa başında oturmaktan her yeri ağrısada enerjik olduğunu gösterebilirdi. Tabii üzerinde bir köpek uyuymuyor olsaydı gerçekten yapabilirdi.

"Gerçekten şimdi mi?"

"Ne kadar erken o kadar iyi değil mi?"

Tamam, haklıydı. Yine de bu saatte dövüşmek pek akıl kârı olmazdı.
Megumi odayı hafifçe aydınlatan masa lambası sayesinde Sukuna ile rahatça göz teması kurabilmişti.
Duruşuna bakarsa biraz anlayış gösterebileceğini düşünüyordu.
İkinci kez yanıldı.

Saat veya zaman kavramı Ryomen'in umrunda bile değildi.
Megumi ellerini üniformasının ceplerine yerleştirirken kafasını olumsuzca salladı.
Köpeğini uyandırmamaya çalışarak ikizinin yanına yerleştirdiğinde Ryomen'in göz hapsinden kurtulmayı diledi.
Çünkü bu zaten birazdan dövüşecekleri gerçeği üzerine her hareketinin izlenmesi neredeyse derisine batan birkaç bin iğne hissi veriyordu.

"Bahçeye çıkalım."
Yani, sonbahar aylarına girmiş olsalarda bu pek önemli değildi. Sukuna önden yürürken Megumi onu takip etti. İki dakikalık yolda pek fazla şey konuşmamışlardı ama en azından Megumi'nin bu süre içerisinde en azından izlenilmemenin verdiği rahatlığı yaşadı.

nakakapagpabagabag Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin