Zevk.
İnsanın zihnini, mantığını altüst edip belirli bir tutkuya ulaşmayı amaçlayan o garip his.
Megumi hayatı boyunca yaşamından zevk almayı diledi. Pek başarılı olamamış olsa bile kum torbasını tekmelerken iyi hissediyordu."Sen delirmişsin." Kulaklığından gelen ses net değildi ama Megumi bunu çok iyi duydu. Hareket etmeyi bırakıp kendini yandaki banka attığında nefesini verdi. "Sadece bazı fedakarlıklar yapıyorum,"
Anlına yapışan saçlarını elinin tersiyle kaldırıp tamamen buz gibi duvara yaslandı.
"Yakında ruhunu satarsın diye endişeleniyorum." Bu Nobara'nın sesiydi, ardından gelen kahkaha seside bunu onaylamıştı. Megumi sanki bu konu hakkında daha önce endişelenmemiş gibi göz devirdi. "Saçmalıyorsunuz."
Birkaç sesten sonra telefonun Nobara'ya geçtiğini anladı. "Kafayı mı yedin?" Esnedikten ve olabildiğince sert bir ses tonuyla konuşmaya devam etti. "Bizi sırf psikopatın biriyle antrenman yaptığını söylemek için sabahın dördünde aradın."
Megumi tişörtünü çıkarıp otuz santim uzağına bıraktı. Neredeyse gülecekti ama bir düşününce Nobara'nın haklı olduğuna karar verdi. "Yani, en azından sizi aramak için dörtte kalktım." Bu basit bir bahaneydi, Nobara inanmasa bile Yuuji mutlaka onu savunurdu.
"Megumi," Nobara'nın sesi daha az çıkıyordu ama keskinliğinden bir şey kaybetmemişti. Megumi sadece bir 'hm' sesi çıkardı.
"Git uyu ve bizi rahat bırak.""Sonra sizi aramam için bana mesajlar göndermeyi bırakın o zaman." Megumi kendini savunmaya çalıştı. Her ne kadar böyle söylesede o ikisi sözünü hiç dinlemiyordu.
"Tabii, sana iyi çalışmalar. Ölmemeye çalış." Nobara hiç tereddüt etmeden cevap verdi ve Yuuji'nin bir şeyler söylemesini beklemeden telefonu kapattı.
Megumi gözlerini kısıp mırıldandı; pislikler.Tamam, onlara asıl mesajın 'çok önemli Ryomen Sukuna bana o kadar çok güveniyorki üç gün sonra olacak uluslar arası toplantıda menajeri olarak katılmamı istedi ve harika bir dövüşçü olduğum için bizzat kendisiyle antrenman yapabiliyorum.' olduğunu söyleyemeden telefon yüzüne kapanmış olabilirdi ama Gojo ona çoktan 'iyi iş.' yazan bir mesaj göndermişti. Doğru yoldaydı.
Aniden açılan kapıyla Megumi geriye sıçradı, suçüstü yakalanmış gibi hissediyordu. Tabii bunun sabahın dördünde antrenman yapmasıyla bir alakası yoktu.
Uraume tuhaf bir gülümseme ile kapının pervazında dikiliyordu bu yüzden konuşmayı Megumi başlattı."Geldiğini bilmiyordum."
Eliyle beyaz saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken kollarını göğsünde bağladı. "Kimse bilmiyor zaten." Uraume gülerek devam etti. "Bu saatte ayakta olabilecek tek kişinin Sukuna olduğunu düşünürdüm. Demek istediğim, gerçekten gurur duydum."
Megumi tek kaşını kaldırdı, bunu düşününce temelde alaya alınmış gibi geliyordu. "Bu ne demek oluyor?"
"Yani, baksana gerçekten Sukuna'ya yakın olmak için çalışıyorsun. Bu güne kadar hiç birisinin onunla yarıştığını görmedim."
Uraume muhtamelen antrenman ve görev değişikliği meselesinden haberdardı.
Megumi bunun bilinciyle neredeyse sırıtıyordu, kafasını yere eğerek ifadesini saklamaya çalıştı. Aslında Sukuna ile yarışmak asıl amacı değildi; o herifi sonsuza kadar hapiste tutmak istiyordu. Bunun için çalıştığını söyleyemezdi çünkü hapse girmeyi hak eden diğer kişide karşısında duruyordu."Sukuna'ya yakın olmaya çalışıyorsam sanırım mazoşistim?"
Uraume gülerek kollarını göğsünden indirdi. "Galiba öylesin." Odadan çıkmadan önce son kez Megumi'yi inceledi. Gözleri bakıp geçiyormuş gibi değilde her salisede birkaç iğneyi Megumi'nin vücuduna batırıyormuş gibiydi. "Biraz dinleneceğim, ev sana emanet." İki parmağını anlının hizasına getirip asker selamıyla Megumi'yi odada tekrardan yalnız bıraktığında Megumi sahte bir gülümsemeyle ayağa kalktı.
Kapı kapandığında tişörtünü omzuna atıp duş almak için odanın diğer ucuna giderken sinir bozukluğuyla güldü.
Zaten bir haftadır ev ona emanetti. Uraume'nin aslında ne işe yaradığını bilmiyordu, buraya geldiğinden beri bütün yük omuzlarındaydı. Sukuna'nın evrak işlerininden odasını temizlemesine kadar her şeyi yapmıştı. Peki onlar ne yapıyordu?
Uraume nereye gittiğini bile söylemeden gittiğinde, 'patron' kişisi evinde tatil yaparak Megumi'ye sataşmakla meşguldü.
En azından bütün bunlar Megumi'nin gözünden böyleydi. Öte yandan Sukuna bir konuda fikrini değiştirmişti.Fushuguro Megumi, tanınmaya değecek biriydi.
Gecis bolumu falan filan bu bolumu yazmam bikac aya mâl oldu ama azram icin bayram hediyesi diye yayinliyoeum iyi bayramlar🥳😽💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nakakapagpabagabag
Fanfictionsilahlı çatışmanın ortasında, restoranın ortasında, diyorlar ki "ellerin havada gel" beni asla yakalayamayacaklar [sukufushi] [jujutsu kaisen//modern au]