Megumi, uzunca düşündü; her şeyin başlıdığı yerden ve şimdi bulunduğu noktaya kadar hiçbir şeyi atlamadan tek tek analiz ederek en sonunda önemli bir gerçekle karşı karşıya geldi.
Tam olarak üç aydır, hiç silah kullanmamıştı.
Hemde hiç.Bunu kafasına bir yirmi ikilik dayanmadan önce fark etseydi tabii ki de harika olurdu ama hayat o kadar iyi değildi.
Durum aynı Sukuna'nın "Benden hoşlanıyorsun." espirisi kadar ironik bir andı ve Megumi düşünürken sinirini yanlışlıkla karşısındaki adamdan çıkardı.
Yere devrilen adamın silahını büyük bir memnuniyetle almadan önce güvenlik kamerasını kontrol etti.
Çoktan kırılmıştı.Megumi sakince telefonunu çıkardı, ezbere bildiği numarayı tuşladı ve Sukuna'nın yanıtlamasını bekledi.
Uzun sürmeden hat bağlandı:
"Belgeleri aldın mı?"
Direkt konuya dalacak kadar önemli olan söz konusu belgeler muhtamelen ortada yoktu."Aslında," Megumi etrafının güvenli olduğuna emin oldu ama yine de eli silahın tetiğindeydi. "Bizden önce biri buraya uğramış."
Karşıdan gelen memnuniyetsiz mırıltıların arasında birkaç küfür duyulabiliyordu. "Yine de kontrol et, bir şey bulamazsan direkt dışarı çık. Ayrıca odada patlayıcı bir madde olabilir, yani dikkat et ve ölme."Sukuna'nın kısa uyarısıyla eş zamanlı olarak başka bir odadan patlama sesi geldiğinde tavanın duvarları yavaşça çökmeye başladı ve Megumi hızla başka bir odaya geçmek zorunda kaldı.
Az önce bulunduğu odanın tavanının saniyeler sonra çöktüğünü gördüğünde artık kesinlikle binadan çıkması gerekiyordu.
"Erken söylemen iyi oldu."
Telefondan Sukuna'nın bir şeyler söylediğini duyabiliyordu ama birden başka bir ses dikkatini çekti.
Tamamen tanıdık bir ses."Bekle," dedi Megumi, tüm dikkatini sesin geldiği odaya yoğunlaştırdığında bir şeyleri fark etmek için geç kalmıştı. "Mahito burada."
"Ne?"
"Buraya gelmesini söylemediysen-"
Megumi bu seçeneğin asla gerçekleşmeyeceğini biliyordu ama bir ihtimal-
Sadece bir ihtimal olabilirdi."Megumi," Sukuna'nın sesindeki ton ölümcüldü.
Sanki bir şeyleri tahmin ediyormuş gibi her zaman olduğundan daha ciddiydi.
"Dışarı çık, belgeler önemli değil."
Ve Megumi itiraz etmeyi düşünmüyordu ama çaprazındaki odanın kapısı açıldığında Mahito ile iki saniye göz göze geldi.
Bu bakışma anında kaç ya da öl oyununa dönüştü, sorun tam o an başladı."Bunları mı arıyordun?" Mahito elindeki kağıtları sallarken yüzüne büyük iğrenç bir sırıtma kazındı. Bulundukları mekanı birileri patlatmazsa bile kesinlikle bina zaten çökecekti.
Tavanın yavaş yavaş parçalanmasıyla Megumi telefonu kendinden uzaklaştırdı ve ifadesiz bir suratla Mahito'yu inceledi."Sana ait olmayan şeyleri almasan?"
Aslında Megumi aynı zamanda kendi çıkarları için uğraşıyor olmasaydı umursamazca çıkıp gidebilirdi. Ne yazık ki sonradan başına dert olmaması için o belgeleri almak zorundaydı.
Belgelerin içinde yeni bir anlaşmanın kısa metni mevcuttu; Sukuna'nın açık arttırmada piyasaya sunulmamış yeni bir nükleer silahı Kuzey Kore'ye satmasıyla ilgiliydi ve başka bir katliam gerçekleşmeden Megumi'nin bunu yasal belgelerle kanıtlaması gerekiyordu."Sanırım bir yanlışın var," Mahito cebinden bir kumanda çıkardı ve şimdiden hayatındaki en zevkli anı yaşıyor gibi görünüyordu. "Böyle şeyler ilk dokunan kişiye aittir."
Megumi iğrenerek bakmaktan kendini alıkoyamadı, konuşmak için telefonu yaklaştırdığında Mahito'nun beklenti dolu gözlerin parladığına yemin edebilirdi. "Sanırım gecikebilirim."
Ve telefonu kapattığında sonrasında alacağı tepkiyi bilerek nefesini verdi.
Sukuna fena kızacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nakakapagpabagabag
Fanfictionsilahlı çatışmanın ortasında, restoranın ortasında, diyorlar ki "ellerin havada gel" beni asla yakalayamayacaklar [sukufushi] [jujutsu kaisen//modern au]