cp: twelve

212 21 56
                                    

Megumi kıyametin bu kadar yakın olduğunu fark edemediği için kafasını duvarlara vurmak istiyordu ama Sukuna yerdeki kan kusan adama bir tekme daha attığında her şey için çok geç olduğunu zaten anlamıştı. Salon ne kadar büyük olursa olsun odadaki kan ve ceset kokusu her geçen saniye yoğunlaşıyordu.
Tamamen mide bulandırıcıydı.
Ve bu adam gün içinde işkence ile ölen sekizinci kişiydi. Sayı gittikçe artıyordu çünkü Ryomen durmak bilmiyordu. Yine de Megumi bu durum için itiraz edemezdi; konu Sukuna'nın aralarında bir köstebek olduğunu düşünüyorken asla.

Megumi yanlış bir adım atmak istemiyordu, dikkatli olmalıydı.
Ama -olmasa bile- kendi hatası yüzünden birilerinin öldüğünü düşünmek; berbat hissettiriyordu.
Hata yapmadığına kesinlikle emindi, açık verdiğini hatırlamıyordu; zaten suçlu olsaydı şu an yerde kan kusan kişi kendisi olurdu ama- cidden kendisinden başka bir köstebek daha mı vardı?

"B-Ben yapmadım." Şimdi sıra bambaşka birindeydi. Ortayaşlı, ömrünü masa başında çürütmüş, geçimsiz, huysuz tiplerden biriydi. Ryomen'in karşısında konuşma yeteneğini kaybetmişçesine kekeliyordu ve vücudu deli gibi titriyordu. Megumi başka birinin gözünden Ryomen'in nasıl göründüğünü bilmiyordu ama şu ana kadar kendisini bu durumda bulmamıştı.
Ve o adamın yerinde olduğunu düşündüğünde tüyleri ürperiyordu.
Pekala, en azından bir süre için bu ölüm makinesini durdurması gerekiyordu.
Bütün bu hiçbir suçu olmadan insanlar sayesinde kendisini bunu yapmaya mecbur hissediyordu.

Adamın nefes almadan yaptığı açıklamalar Sukuna'nın pek umrunda değil gibiydi. Gömleğinin kollarını kıvırıp, bıçağını keskinleştirmekle meşgülken Megumi gerginliğini atlatmaya çalışıyordu.
Yapabilirsin Megumi,

"Bence, dinlenmelisin." Onu durdurabilmek için söyleyebileceği tek şey buydu. Sukuna birkaç saniye bekleyip Megumi'ye baktı. "Doğru."
Hemen kabullenmesinin arkasında yatan sebebi Megumi çok geçmeden öğrendi. "Benim yerime devam et."
İşler artık daha kötüye gidiyordu.
Sukuna bıçağı uzatsa bile Megumi onu tamamen görmezden geldi. Herhangi bir harekette bulunmadığı için Sukuna bizzat Megumi'nin elindeki buruşmuş listeyi aldı. Ne zamandır Megumi o kağıdı parmaklarıyla eziyordu?
Kendini o kadar baskı altında hissetmiştiki en başından beri neredeyse yerinden hiç kıpırdamamıştı.

"Neden bu kadar gerginsin?" Sukuna sorana kadar Megumi ifadesini korumakta iyi dayandığını düşünüyordu ama muhtamelen çoktan berbat görünüyordu.
Sorun olmadığını söylese bile inandırıcı durmayacağını biliyordu.

Ryomen güneşte mayışmış bir kedi gibi yavaş ve sakince Megumi'nin arkasına geçti. Ceketinin düğmesine ulaşmak için kolunu Megumi'nin beline sardığında; Megumi olayı kavramaya çalıştı. Ceketinin omuzlarından kaydığını ve biraz daha hafiflediğini hissetti. Bu yakınlığın gereksiz olduğunu inkar edemezdi ama yanlışta gelmediği için bir an şaşırdı. Kesinlikle onun temaslarına alışmıştı.

Sukuna, Megumi için kravatını gevşelttiğinde birkaç düğmesini daha çözmeyi ihmal etmedi. O sırada Megumi onun yüzünü inceledi; gözleri duyduğu heyecan ve miskinlikle kısılmış, yüzündeki alaycı sırıtmayla durumdan ne kadar zevk aldığını belli ediyordu. İster istemez gözleri karşıdaki adama takıldı. O kadar şaşkın ve korkmuş görünüyordu ki Megumi gülmek istedi.
Kendisinin hiçbir çaba göstermeden aldığı; Ryomen Sukuna'nın ilgisi başkaları için imkansız bir şey olmalıydı.

"Rahatla biraz." Ryomen geri çekilirken Megumi ancak derin bir nefes alabilmişti. "Resmi olmana gerek yok."

Megumi bakışlarını bıçak setine çekti. Hepsi fazlasıyla keskin duruyordu ve içlerinde zehirli, elektrik şoku verebilen özel yapımlar bile vardı. Bunları kullanan ve üreten kişilerin ciddi sıkıntıları olmalıydı.
Hemde sorunlunun bir tanesi tam yanında duruyordu.
Megumi eğer bunlardan birini kullanırsa bu tarz birine dönüşmekten korkuyordu. Asla kontrolünü kaybetmezdi ama her ihtimali düşünüyordu. Hâla endişeliydi ve Sukuna'nın kendisinden bir cevap ya da bir haraket beklediğini biliyordu.
Yapması gereken tek bir şey vardı;
"Bunu yapmak istemiyorum."
Reddetmek.

Aslında reddetmekle onu hayal kırıklığına uğratacağını düşünmüştü ama Sukuna sadece güldü. Ve başka hiçbir şey yapmadı. Megumi onun yüzündeki duyguları okumakta zorlanıyordu. Hâla eğleniyor muydu yoksa bu 'beni reddetmenin cezasını çekeceksin' gülüşü müydü kestiremiyordu.

Ryomen eline uzun, ince bir bıçak aldığında keskinliğini kontrol etmek için yüzeyinde parmağını gezdirdi. Çizik o kadar pürüzsüz ve kusursuzdu ki Megumi yerdeki tüm kanı unutmuş sadece Sukuna'nın kanayan parmağına odaklanmıştı. Bıçak testi geçtiğinde Sukuna onu Megumi'ye uzattı.

"Değişmek istediğini biliyorum," Sesi sakin ve derindi; sanki gerçekten Megumi'nin değişmesine yardım edecekmiş gibi. Megumi bu gibi anlarda Sukuna'nın kendisini bir arkadaş olarak görüp görmediğini düşünüyordu. "Hazır olduğunda kullan." Çoktan Megumi onu bir süre için -kendisinin Sukuna'yı hapise attığı zamana kadar- arkadaşı olarak kabul etmişti. Yani bu kadarından zarar gelmezdi değil mi? Megumi hiçbir şey söylemeden bıçağı aldı.

Şaşkınlığından kurtulmayı başaran adam tekrar hayatı için yalvarmaya başladığında Sukuna bozulan sessizliğe sinir olmuş olmalıydı ki adamı birkaç kurşunla sonsuza kadar susturdu. Sıçrayan kan Megumi'nin tamamen bembeyaz olan gömleğini lekelemişti ve Sukuna'nın gömleği neredeyse kanla yıkanmış gibi duruyordu.

Ryomen ıslaklıktan rahatsız olduğu için homurdanarak üstünü çıkardı. Göğsündeki yara izi hâla çok canlı duruyordu.
Megumi bakışlarını yere çevirdi.
Ruh hastası.

"Sırada kim var?" Megumi soruya karşı bıçakların üzerinde duran kağıdı tekrar eline aldı. Tek eliyle açabildiği kadar açtığında gelecek ismi söyleyip söylememekte tereddüt etti. Bir kişi daha gözlerinin önünde yersiz yere ölsün istemiyordu. Sadece sessizce durmak ve Sukuna'nın sırf işkence etmek için aldığı bu evden çıkıp gitmek istiyordu. Daha öncesinde bu evi başka bir nedenden dolayı çoktan rapor ettiğini biliyordu ama akademi bu konuda şiimdilik hiçbir şey yapamıyordu. Henüz erkendi.

"Megumi, sana diyorum." Sukuna ikinci kez seslendiğinde Megumi ancak kendine gelebilmişti. "Doğru, liste..."

"Onu demiyorum," Bir an için sesini alçalttığında Megumi onun kendisi için endişelendiğini sanmıştı ama yüzündeki sırıtma tam tersini söylüyordu. "Kendini iyi hissetmiyor gibisin?"

Megumi gülmeye çalıştı. Bu olayın altında kalırsa Sukuna'nın kendisiinden şüpheleneceğinden korkuyordu ve bu olmasını istediği en son şey bile değildi.
Böyle bir şeyin olması bütün emeklerinin boşa çıkması demekti. Korkunçtu.

"Gayet iyiyim."

"Öyle mi?" Sukuna'nın meydan okuyor gibi bir yüz ifadesi vardı. "Bir sonraki kişiyle ilgilenmekte bol şans o zaman."

Megumi meydan okumayı kendince kabul etti ve yüzündeki sahte gülümseme biraz daha büyüdü. Zaten Ryomen'in etrafında olan ve onun için çalışan insanlar ne kadar masum olabilirdi? Bıçağı tutan elini sıkılaştırdığında kendini bu şekilde avutmaya çalıştı.

"Şansa ihtiyacım yok."

Soğukkanlı ve kendine hakim ol Megumi.
Kontrolden çıkmadığı sürece hiçbir sorun olmayacaktı.










ilk defa erken bolum atiyorum nasilsim😋

keishino ogren bunlari aşkm😽💘

nakakapagpabagabag Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin