KARŞILAŞMA

520 38 31
                                    

Selamlar!
Keyifli okumalar dilerim. :')

"Ay yemin ederim senin bu patronun ayaklarıma kara sular indirdi!" Sabahtan beri koşuşturuyor, plajın kumlarına değmeden çakıl taşlarının olduğu sahil klübelerine gidip geliyor, soluklanmadan yorulup duruyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Ay yemin ederim senin bu patronun ayaklarıma kara sular indirdi!" Sabahtan beri koşuşturuyor, plajın kumlarına değmeden çakıl taşlarının olduğu sahil klübelerine gidip geliyor, soluklanmadan yorulup duruyordum. Aslı elimdeki tepsiyi alırken -bütün bu dramalarımı önceden tahmin edebiliyormuş gibi- göz kırpmayı tercih etmişti. "Ee ben sana söylemiştim burasının pek de keyifli olmadığını."

Arkadaşımın bilgece söylemlerini dinlemeye bir saniyeliğine ara verdiğimde gözlerimi devirerek barda duran Oğuz'a döndüm. "Oğuz şuradan bir bardak meyveli soda çıkarır mısın? Güneşin tepesinde sıcak kumların arasında dolaşmaktan nevrim döndü vallahi!" dediğimde askılı elbisemin olmayan yakalarını çekiştirircesine boynumdaki ter tabakasını siliyordum. Oğuz bu triplerimi görür görmez küçük barın arkasına eğilerek buzlu içeceğimi hazırlamaya başladığında bar sandalyesinde oturan arkadaşıma bakındım. Giydiği taba rengindeki sandaletlerini, çıkarmış ayak parmaklarını havalandırmaya çalışıyordu. Aslı'da benim kadar yorgundu.

Çok geçmeden, "Sende iki dakika otursana. Daha öğleden sonrası var. Henüz yorulan müşterilerin yemekleriyle, siparişleriyle uğraşmadık. Otur biraz dinlen." demişti. Sevecenlikle başımı salladım. Bar masasında sevgili arkadaşımın yanında yerimi aldığımda ayağımdaki plaj terliklerini çıkarmadan ayaklarımı sallamaya başladım. Terlemiştim, derin bir nefes verdim. Cüzdanım fazladan birkaç yüzlük banknot görsün diyerek arkadaşıma üç dört günlüğüne yardımcı olmaya karar vermiştim. Gerçi bu plaj garsonluğunu pek hafife almış, sürekli buz gibi şampanyaların tadına bakarak taze meyvelerden yiyeceğimi düşünerek yola koyulmuştum. Fakat yanılmıştım.

Hayallerimin aksine güneş yüzünden kızaran bembeyaz omuzlarım ve enseme yapışan kızıl saçlarım tenimi fersah fersah boğuyordu. Dirseklerimi masaya yaslayarak bacaklarımı sallamaya devam ettiğimde Oğuz da belini bükerek üzerime eğildi. "Al bakalım, kokteylin şimdilik müessesemizden olsun. Fazla yorulmuşsun." Saçlarının kıvır kıvır haline bakarak, Oğuz'un göz kırpmasına bıyık altı tebessüm ettiğimde sanki hiç yorulmamışım gibi yanaklarım kızarıverdi.

"Teşekkür ederim." Yarım ağızdan hallice pek istekli sırıtışımla Oğuz'a bakarak hazırlamış olduğu kokteylden büyük bir yudum aldığımda tenime can gelmiş, ensem ferahlamıştı. Oğuz yüzümdeki memnuniyeti fark ederek işinin başına döndüğünde sırıtışıma karşılık bir kere daha can yakıcı timsali tebessümünü ortaya sermişti.

"Başka bir şey ister misiniz efendim?!" diyerek, Oğuz'la bakışımızı bölen arkadaşım Aslı'ydı. Arkadaşım koluma parmaklarını geçirerek beni oturduğum sandalyede silkelediğinde neredeyse ağzımdaki pipeti yere düşürecektim. Bu sebeple kaşlarımı çattım. "Oyalanmanın zamanı değil! Yeni müşteriler plaja gelmiş bile birazdan Ufuk ağabey bize fiske atmaya başlar, hadi kalkalım, iki dakika doldu bile."

GÜLÇİÇEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin