13.BÖLÜM

150 9 3
                                    

Ertesi gün Taha bir telefon görüşmesi yapıyordu tek eliyle perdeyi tutup camdan dışarı bakıyordu. Güneş daha yeni doğuyordu ama hava çok boğuktu yağmur yağıcak gibi. Taha kaşlarını çatıp sinirli olmasına rağmen kısık bir sesle " Ne mi yapacaksın? Tabiki de öldürüceksin buraya getir işini ben hallederim... 10 dk ya burada ol gelince beni ara." telefonu kapatıp pantolonunun cebine koydu İris'e dönüp baktığında İris uyuyordu.

        Evden dışarı çıkıp etrafta dolanıp duruyordu. Bir araba evin kapısına yanaştı. Taha arabanın arka kapısını açıp arabadan esmer 30 lu yaşlarında ağzı ve elleri bağlı bir adam indirdi. Adamı odunluğa sürüklerken araba oradan hızla uzaklaştı.

          Kömürlükte adamı bir sandalyeye bağlayıp ağzını açtı adama önce yumruk atarak 32 diş sırıtarak adamın kanlı yüzüne baktı adam " Seni geberticem!" sesinde kararlılık vardı. Taha cebinden bir çakı çıkartıp çakının ucuna bakıp " Kim kimi geberticek öğrenelim mi?" çakıyı adamın karnına batırıp çekti parmağını çakıya surup parmağındaki kanları ağzına götürdü yüzünü büzüp " Kanında senin gibi adiymiş ." çakıyı adamın omuzlarına saplayıp duruyordu bir darbeden sonra çakıyı adamın omuzunda bırakıp odunların yanındaki çantadan bir yorgan iğnesi ve siyah bir ip çıkarttı.
     
         İpi iğneye geçirip adamın ağzını dikmeye başladı adam sesini bile cıkartamıyordu ter içinde kalmıştı. Gözlerini kapıya dikip " Yardım et..." diye fısıldadı belki de son sözleriydi Taha adamın gözlerine baktığında kendisine demediğini anladı adamın gözlerinin dikili kaldığı yere döndüğünde İris'i gördü. İris gözlerini hiç kırpmadan kanlar içinde kalmış olan adama bakıyordu. Taha adamın ağzını dikmeyi bırakıp İris'e doğru bir adım atınca İris geriye doğru bir adım attı.

         Taha adama bakıp tekrar İris'e baktı. İris'in ruhu çekiliyordu sanki Taha kanlı elini İris'e uzatıp " Özür dilerim." İris gözlerini Taha'nın kanlı ellerine dikti. Taha eline bakıp elindeki kanları üstüne sildi İris birden ormana doğru koşmaya başlayınca Taha cebinden telefonu çıkartıp bir numara çevirdi " Adamı buradan götür." telefonu cebine koyup İris'in peşine koşmaya başladı.

         Yağmur yağmaya başlamıştı. Taha ormanda İris'i arıyordu saçları gözlerinin önüne düşmüş tişörtü vücuduna yapışmıştı " İris nerdesin? " diye bağırınıyordu etrafta. Ağlama sesi duyunca sesin geldiği yere ilerledi. İris sırtını ağaca yaslamış hıçkıra hıçkıra ağlıyor üstü sırım sıklam olmuştu Taha İris'in yüzüne elini götürüp " Özür dilerim ağlama hadi eve gidelim hasta olucaksın." İris Taha'nın elini yüzünden çekip eliyle gözyaşlarını silmeye başladı.
 
        Dilini yutmuş gibiydi hiçbir şey söylemiyordu Taha İris'i kolundan tutup eve kadar götürdü. Eve girince Taha banyodan bornoz ve havlu alıp İris'in yanına gitti. İris kapının önünde durmuş öylece bakıyordu ağlamaktan gözleri kızarmıştı aklında hala o adam vardı.

          Taha İris'in pembe eşofmanının fermuarını açıp üstünden çıkarttı. Bornozu İris'e giydirip şapkasını kafasına geçirdi. Havluyu omuzuna atıp yere eğildi İris'in beyaz spor ayakkabılarını da çıkartıp omuzundaki havluyla İris'in yüzünü siliyordu.
 
            Taha üzerindeki kanlı tişörtü çıkartıp şömineye attı. İris yatak odasına doğru ilerledi. Aradan 2 gün geçti İris ne doğru dürüst uyumuştu nede yemek yemişti şöminenin başında oturmuş ateşe bakıyordu yüzü solmuştu. Taha mutfaktan çıkıp İris'in yanına oturdu " Hadi güzelim lütfen birşeyler ye sonra da gel uyuyalım hasta olucaksın." her zamanki gibi sessizliği tercih etmişti duymuyordu sanki.

      İris gözlerini Taha'ya çevirdi. Birşeyler söylecekti ağzını açtığında kelimeler boğazında düğümlendi, gözyaşları süzülmeye başladı. Taha'nın gözlerine asit doluyordu sanki boğazını temizleyip " Yoruldum. " bunu neden ona söylediğini bilmiyordu ama hayattan yorulmuştu.

       Ayağa kalktığında başının döndüğünü hissetti. Elleriyle yüzünü kapatıp bekliyordu İris kafasını kaldırıp Taha'ya baktı. Taha koltuğa uzanıp " Şiray'ı arasana." İris yutkundu Taha'ya bakıp ayağa kalktı.

        Taha'ya doğru ilerlemeye başladı. Taha yüzünü büzüp titrek sesle " İris sakın korkma." İris'in gözleri dolmuştu durup Taha'ya bakıyordu. Birden bire ne olmuştu böyle. Taha eli ağzında birden ayağa fırlayıp banyoya koşunca İris'te Taha'nın peşine koşup ağlayarak " Taha..." Taha kapıyı kilitlenmişti.

        Sifonu çekip sırtını banyo dolabına yaslayıp oturdu. İris'in ağlama sesini duyuyordu. Dolaptan yardım alıp ayağa kalktı elini yüzünü yıkayıp kapıyı açtı. İris Taha'nın gözlerine bakıp " Korkuyorum." Taha İris'e sarılıp  gözlerini yumdu.

       İris Taha'ya hiç bırakmayacak gibi sarılıp yüzünü Taha'nın göğüsüne gömdü. Taha " Sana yaşattığım şeyler için çok üzgünüm böyle şeyler görmeni istemezdim." sesi bomboştu hiçbir şey ifade etmiyordu.

         İris sanki herşey normalmiş gibiydi. Ailesinin ölümüne şahit olmamış, koluna bıçakla yara izi bırakılmamış, o adamı can çekişirken görmemiş ve en önemlisi şuan sarıldığı adam katil değilmiş gibi.

Ölüm Seni Çağırıyor (Katil)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin