Zaman prangalarından kurtulmuş, saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere ve saatler günlere bir anda evirilmiş isteme günü gelmişti.
Şervan'ı gördüğüm günün üstünden 3 gün geçmişti. O gün onunla geldiğimi öğrenen annem neler konuştuğumuzu sorsa da ona hiç bir şey anlatmamıştım.
Babamsa hiddetlenmişti. Başıma bunca dert açan adamın karşıma çıkması onu sinirlendirmişti. Beni bıraktığı zaman evde olsaydı şuan Şervan gözünde bir morlukla dolaşmak zorunda kalacaktı kıl payı kurtuldu. Fakat bugün kurtulur mu bilmem zira babam uyandığından beri çok sinirliydi. Hayatım boyunca babamı hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Biricik kızını vermek onun için çok zor olacaktı.
Tüm gün evin temizliğiyle uğraşan annemlere yardım ettikten sonra odama çıkıp hazırlandım. Saçlarımı hep kendim yaptığım için bugün de kendim yaptım. Aldığım elbiseye uygun bir saç modeli yaptım. Saçlarımı ördüm arkadan dolayıp taç şekline getirdim. Arkada duran örgülerin arasına da taşlı bir toka taktığımda hazırdım. Kıyafetim isteme için biraz sade ve günlük duruyordu ama saç modeli ile bir üst seviyeye çıkmıştı. Kıyafetin tonların da tek bant bir topuklu ayakkabı da giyince tam oldu.Aşağıya salonda oturan babamın yanına indim. Kaşları çatık bir şekilde oturuyordu aynı şekilde abilerimde yan yana oturmuş ellerini karınlarında birleştirmiş bir şekilde somurtarak oturuyorlardı. Onlar için zordu beni istemediğim tanımadığım birine vermek istemiyorlardı ama mecburiyet vardı. Eğer mecbur olmasalardı beni değil vermek onları eşikten öteye geçirmezlerdi, daha önce istemeye gelmek isteyenleri geçirmedikleri gibi.
"Yavru yavru ey huma kuşu yükseklerden seslenir." Diye uzun havayla dikkatlerini çektim. Abilerim beni görünce gülümsemeye başladı fakat biraz geçip hazırlandığımı görünce eski hallerine saniyeler içinde geçiş yaptılar.
"Yapmayın böyle, ileride bir gün zaten evlenecektim sadece biraz daha erkene çekildi. Sizi böyle görmek istemiyorum."
Dara abim "Evet evlenecektin ama sevdiğin biriyle. Zorunluluktan değil sevdadan verecektik seni. Zoruma gidiyor sen ellerimden kayıp giderken hiç bir şey yapmamak."
"Allah'ın takdiri buymuş abim. Nasibim de ne varsa onu yaşıyorum ben."
Abim oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi, hemen kollarının arasına girdim. Alnımı öpüp bana sıkıca sarıldı. Aklıma 3 gün önce alnıma değen dudaklar geldi. Tuhaftı normalde kıyametler koparacağım durum karşısında hiç bir şey yapamamıştım."Ne yapalım bizde artık hıncımızı damat beyden çıkartırız." Diyerek araya girdi Firaz abim.
Babam hemen araya girdi.
"Orada durun sizden önce ben varım. Elimden gelse eve de almayacağım da babasına dua etsin.""Kaç yaşında adam bu. Hem Bedirhan aşiretinin ağası. Biz de karşımızda çocuk varmış gibi konuşuyoruz da adamın namı ortada. Dediğim dedik sert biri. Karşında herkes el pençe duruyor bizde buradan ahkam kesiyoruz."
Renâs abim haklıydı. Şervan'ın ismini hep duyardım ama hiç görmemiştim. Onun hakkında söylenenleri biliyordum Renâs abim az bile söylemişti. Öyle sert birinin beni sevmesi, benimle evlenmek için yaptıkları bana imkansız geliyordu. Hoş severken bile sertliğini kaybetmiyordu ya.
Renâs abimin dediklerinden sonra sessizlik çöktü odaya, herkes onun haklı olduğunu biliyordu.
Sessizliği bölen kapı sesi oldu. Dış kapının sesi. Vakit gelmişti. Babamın baş işareti ile hepimiz avluya çıktık. Annemde mutfaktan çıkıp yanımıza geldi. Babam kapıyı açmamamı söyledi. Derin nefes alarak kapıya ilerledim ve kapıyı açtım. İlk önce yaşlı bir kadın girdi, Bedirhan aşiretinin büyük hanımı Avzem hanım. Hemen elini öptüm.
"Hoş geldiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sevda Zer
Ficción General"Hayatımın kadınını bulmuşken kaçıramam güzelim. Kendini hazırla yakında seni istemeye gelecem. Görüşürüz o güne kadar Ayvaz' ların güzel kızı. " Eli saçlarıma uzandı daha ne olduğunu anlamadan başımdaki ipek örtüyü saçlarımdan çekti. Çok sevdiğim...