Özgürlük...
Özgürlüğü en çok kuşlar anlattı kadına derlerdi eskiler evet belki özgürlüğü en çok kuşlarda görüyoruz fakat bize en yakın biz gibi olan yani özgürken tutsak olanlar atlar.
Ah o atlar heybetli yelelerini savurup dolu dizgin ovadan ovaya geçerde bir insan oğlunun esiri olarak yaşar ya işte biz kadınlar da öyleydik. Bize size özgürlük veriyoruz derken aslında esaretimize vurgu yapıyorlardı.
Ah o kadınlar... Her şey olurda bir kendi olamayanlar...
Tüm bu düşünceler atımın sırtında dört nala giderken aklımdan geçiyordu. Ne zaman ata binsem o zaman özgür olduğumu hissederim aynı zamanda ne kadar da boyunduruk altında olduğumu. Bir ailenin tek kızıyım ben 3 oğuldan sonra gelen tek kız. Benim dışımda bizim ailede kız evlat yok amcamın kızı yok, dedemin de hiç ne kızı olmuş ne de kız kardeşi hiçbirinin kızı olmadı taki bana kadar. Bu yüzden ailenin gözbebeğiyim . Dedim ya kadınlar özgürlük adı altında esaret yaşıyor diye işte bundandır o lafları edişim. Benim her istediğimi yaparken aynı zamanda istediğim gibi olmamı da kısıtlıyorlar. Bir atım ile gezerken birde erbanemi çalarken tam anlamıyla kendim olduğumu hissederim bundandır onlardan kopamayışım.
Özgürlüğü bana hissettiren atımla gezerken birden karşıma çıkan atlı yüzünden durmak zorunda kaldım. Siyah dar binici pantolonun üstüne giydiği geniş mavi gömleğin bir kaç düğmesi açıktı ve oradan giren rüzgar gömleği havalandırıyordu. Siyah çizme giymiş ayakları atı kontrol altında tutuyordu. Bende kendi atımı kontrol etmeye çalışırken etrafımızda daire oluşturarak hareket ettik.
"Kimsin ve neden bir anda yoluma çıktın." Hafif sinirli çıkan sesimde ki tehlikeyi ancak beni çok yakından tanıyanlar anlardı.
"Yoluna çıkmamıştım. "
Dedi gür sesiyle.
"Madem yoluma çıkmadın, öyleyse çekilde geçeyim." Bana yol vermese mümkünatı yoktu geçmemin. Hem yol çok geniş değildi hem de gitmek istediğim yöne doğru hareket ederek alanımı kısıtlıyordu.
" Yoluna çıkmadım dedim. Yol verecem demedim. De hele kimlerdensin. Ben seni neden tanımıyorum?"
Köklü bir ailenin kızı olabilirim fakat bu herkesin beni tanıdığı anlamına gelmez di. Yakınlarımın düğünleri dışında hiçbir düğüne gitmeyip boy göstermediğim için kolay kolay kimse beni tanımazdı tabi gittiğim düğünlerde abimlerin kısıtlamaları yüzünden de pek oturduğum yerden kalmadığım için herkesin bildiği fakat görmediği bir kızdım. Ayvaz'ların bir kızı olduğunu bilirlerdi fakat o kızın ben olduğumu bilmezlerdi.
Bu yüzden yabancının sorusu bana tuhaf gelmedi fakat bu benim kendimi tanıtacağım anlamına gelmez di.
"Kim olduğum senin işine yaramaz. Yolumdan çekil." Tek kaşımı kaldırıp tehditkâr bir biçimde söylediklerim onu korkutmak yerine güldürmüștü. Dudağının kenarı hafif kıvrılırken gözleri kısılmıştı. Alaycı bir biçimde güldü, sanırım söylediklerim korkutmak yerine eğlenceli gelmişti ona.
" Pişmiş kelle gibi sırıtacağına çekilde yoluma devam edeyim. Zira senin gibi dağ ayısını çekecek sabır yok bende."
İşte şimdi söylediklerim onu kızdırmıştı. Alaycı gülüşü solarken yerini çatılmış kaşlara bırakmıştı. Gözleri tehditkar bir ifade ile beni süzüp
" Dağ ayısı öyle mi? " diye sordu.
" Evet dağ ayısı. Güpegündüz yolumu kesip geçmeme izin vermezsen dağ ayısı da olursun davar da. Şimdi çekil."
Ağzı bozuk bir insan değilim fakat sinirlendim mi gözüm kimseyi görmez. Benim kaç katım büyüklüğünde ki birine de diklenmem öfkemin sebebiydi. Yoksa mantıklı olursak beni çiğ çiğ yiyecek gibi duran bu adama diklenmek yürek isterdi.
" Davar? Dağ ayısı? Güzelim sicilin giderek kabarıyor."
Güzelim mi? Iyyy. Böyle diyerek ayı olduğunu kanıtladı. Şimdi nerden senin güzelin oluyorum demek istesem de daha fazla muhatap olmamak için lafı geçiştirdim.
" Dağ ayısına dağ ayısı dediğim için mi suçlu oluyorum." Dediklerimi anlamaya çalışırken aradan sıvıșıp onu ardımda bıraktım.
"Hadi eyvallah dağ ayısı. Güzel sensin. Terbiyesiz ben senin güzelin değilim." Bunları söyleyerek oradan uzaklaştım.
O daha ne olduğunun farkında olmadığı için bana yetişemedi ama arkamdan
"Elbet seni bulacam. Hesabını o zaman keseceğim . Güzelim." Diye bağırtısını duydum.
Atla son hızla giderken hafif arkamı dönüp ne yaptığına baktım. Öylece durmuş arkamdan gidişimi izliyordu. Rüzgarın saçlarımı yüzüme getirmesine dayanamayıp önüme döndüm ve evimin yolunu tuttum.
Gökyüzü kırışıksa kuşların işi...
Acemi bir kalem den selamlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sevda Zer
Narrativa generale"Hayatımın kadınını bulmuşken kaçıramam güzelim. Kendini hazırla yakında seni istemeye gelecem. Görüşürüz o güne kadar Ayvaz' ların güzel kızı. " Eli saçlarıma uzandı daha ne olduğunu anlamadan başımdaki ipek örtüyü saçlarımdan çekti. Çok sevdiğim...