Bölüm |6|

969 90 70
                                    

Başlamadan önce birşey sormak istiyorum.

Sizce anlatış tarzım nasıl? Ben çok fazla kafayı taktım buna, bu yüzden merak ettim 🥺

Evet, içeride ufak bir süpriz varr 💖

İyi okumalar, umarım oy verirsiniz 😊💞

Jungkook Jimin'e aşık olmuştu.

Gece onu düşünmekten uyuyamamıştı ve aynı şekilde okulda ders dinleyemiyordu.

1 hafta boyunca ders çalışmışlardı fakat bu son gün yaşadıkları süpriz olmuştu.
Jimin'in zeki ve çekici olmasına karşın kötü huylarının farkında olsa bile, kapılmıştı bir kere ona. Daha gözleri ilk buluştuğunda etkilenmişti sarışından. İlk zamanlar için geçerli olmasa bile, şuan aşkını kabul ediyordu.

Zil çaldığında kapıda Hoseok belirdi. Ona gelmesi için birkaç hareket yapan çocuğun yanına gitti ve birlikte kantine inip bir masaya oturdular.

"Neden gün boyu sınıftan çıkmadın? Birşey mi oldu?"

Jimin ile karşılaşmak istememişti. Dünkü malum şeyden sonra yüzüne bakmak ona utanç verici olurdu. Bu yüzden sınıftan hiç çıkmamış, bunun yerine sarıp sarıp o anı izlemişti zihninde.

"Jungkook?"

"Y-yok, bişey olmadı. Sadece bugün biraz üşengecim."

İçine atmayı tercih etmişti. Daha kendi de yeni yeni kapılmıştı ona. Ve herşeyden emin olmadan söylemek istemiyordu.

Yanında getirdiği iki reçelli ekmekten birini arkadaşına uzattı. Çocuk önce garip bakışlar atsa da üzerine sarılı jelatini açınca yüzünde bir gülümseme belirdi. İkili yemeklerini yiyip ondan bundan sohbet ederken, Jimin ve arkadaşlarının bunu bozması uzun sürmedi tabi.

Jungkook bakışlarını ona doğru eğilen sarışından kaçırdı. Jimin yüzündeki alaylı sırıtmasıyla elindeki reçelli ekmeğe baktı.

"Vay canına, söylentiler doğruymuş... Gerçekten de köylüymüşsün."

Ardından Hoesok'a bakarak sözlerini tamamladı,

" Ve sanırım bulaşıcı. İğrenç."

Jungkook şaka olmasını diledi. Masadan ayrıldıklarında kafasını hala kaldırmadı. Gittikçe uzaklaşan gülüşmeleri duyabiliyordu. İçinde kopan fırtınalar, yüzüne acıyla yansıdı.

Koca bir hayal kırıklığı.

Jimin sanki aralarında hiçbir şey yaşanmamış gibi dalga geçmişti onunla. Duygularını zerre önemsemeden, lafları iğne gibi sokup çekip gitmişti öylece.

Artık sessizliğinden endişelenen arkadaşı, kolundan çekiştirip doğruca erkekler tuvaletine soktu bedenlerini.

" Elini yüzünü yıka Jungkook. İyi görünmüyorsun..."

Hoseok'un içten hareketleri onu daha da duygusallaştırmıştı, gözyaşlarını tutamayıp ona sarıldı ve içini dökene kadar ağladı.

"İstediğin kadar ağlayabilirsin."

Bir süre ağladı ve içerli hıçkırıklarını bıraktı yaslandığı omuza. Güçlü biri olduğunu biliyordu, iki söze takılmamalıyım diye düşünüyordu. Fakat kullanılıp kenara fırlatılmışlık hissi, işte o bambaşka hissettiriyordu.

" Daha iyi misin?"

Kollarını yavaşça bedenden ayırdıktan sonra üzerindeki endişeli bakışların gitmesi adına başını salladı. Elleriyle gözyaşlarını silen arkadaşına sıcak bir tebessüm sundu ve aynı karşılığı aldı.

The Game Of Fate | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin