Bora ilk önce Ece'yi eve bıraktı. Ardından beni evime bırakacaktı. Annemin ölümünden sonra o eve hiç gitmemiştim. Gitmeyi de pek istemiyordum fakat ne Bora'ya ne de Ece'ye yük olmaya hiç niyetim yoktu. Ece'nin annesi ve babası ev temizlikleri için yardım etmişlerdi. Neredeyse odanın her yerinde kan vardı ve bana temizletmek istemediler. Bu zamana kadar benimle onlar ilgilendi. Her saniyem de yanımdalardı. Aslında babamın yanında olması gerekiyordu. Saçımı okşayıp bana bunların geçeceğini söylemesi gerekiyordu. Ama terk etmişti beni. Yaşadıklarımı, annemin öldüğünü asla bilemeyecekti.
Babamı her zaman çok merak etmişimdir. Ben küçükken bizi terk ettiği için yüzünü az hatırlıyorum. Oysaki elimde hiç fotoğrafımız bile yok. Belki olsaydı, ona bakarak hasret giderirdim. Çok acı veriyordu bana bu durum, babamla bir fotoğrafım bile yoktu. O sevgiden fazlasıyla madur kalmıştım. Baba sevgisini hiçbir zaman bilemeyecektim. Ve genellikle şu soruyu soruyordum kendime; "Beni babam bile sevmedi, bir başkası nasıl sevsin?" Bence çok haklıydım. Kanımdan olan biri bile beni sevmediyse, bir başkası beni sevemezdi. Sanırım bu sevmek ve sevilmek eylerimlerini asla yaşayamayacaktım.
Bora ile yol boyunca neredeyse hiç konuşmadık. Birkaç kez göz göze geldik fakat aramızda bir konuşma olmadı. Arada bir ben ona bakıyordum, fakat istemsiz oluyordu bu. Yola odaklandığı zamanlarda ona bakma fırsatı buluyordum kendimde. Sonrasında ise gözlerini aniden gözlerime diktiğin de utanıp kendimi geri çekiyordum. Bunu neden yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Sadece ona bakma ihtiyacı duyuyordum. Belki ona minnettar olduğumdandı bu. Az önce yaşananlarda yanımızda olmasaydı, Ece şu an çok kötü bir halde olabilirdi.
Evime gelmeme neredeyse beş dakika kadar kalmıştı. Bora ile tekrardan göz göze geldiğimizde konuşmaya başladı.
"Eve tek girmek istediğine emin misin? Bende seninle beraber gelebilirim."
Aslında onunda benimle gelmesini fazlasıyla istiyordum. Çünkü uzun bir zaman geçmişti bu eve gelmeyeli. Ve girdiğim de tüm anılarımla tekrardan baş başa kalacaktım. Annemin adım attığı heryer aklıma gelecek ve acı çekmeye başlayacaktım. Fakat ona bir kez daha yük olmak istemiyordum.
"Aslına bakarsan evet, yanımda olman daha iyi olur. O günden beri eve gitmedim ve tek başıma olmak beni kötü hissettirir. Ama gelmene gerek yok, yalnız başıma kalmayı öğrenmeliyim."
"Sen yalnız değilsin."
"Öyle kalmayı da öğrenmeliyim."
"Yalnız kalmanı istemiyorum. Bende seninle geleceğim."
"Sence fazlasıyla sana yük olmuyor muyum Bora?"
"Ben buradayken yalnız kalmayı mı düşünüyorsun?"
Bana neden bu kadar değer verdiğini bilmiyorum. Emre'nin bana yaptıklarından sonra vicdan azabı çekiyor olmalıydı. Okulun ilk haftalarında Emre, Ece'ye ve bana karşı oldukça sert iken Bora bize sert davranmıyordu.
"Beni neden bu kadar önemsiyorsun? Babam bile yanımda değil. Sen neden yanımdasın? Aslına bakarsan yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorum. Belkide çoktan ölmüştür."
"Babanın yanında olmaması, benim senin yanında olmayacağım anlamına gelmiyor. Hem senden bir şey isteyeceğim."
"İste bakalım."
"Telefonunu ver de numaramı kaydedeyim. Bir şey olursa ara."
"Sağol, sende arayabilirsin."
Bora telefonumu aldı ve numarasını rehberime kaydetti. Onu kaydedip kaydetmediğimi bile bilmiyordum. Ne telefonla nede evimle bir alakam kalmamıştı. Bu şekilde içim biraz daha rahattı. Yanımda olmasa bile ona mesaj atabilirdim. Bu beni ferahlatmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK DARBE
AksiBir katilin hikayesiydi bu, sonsuz acı, imkansız bir aşk. Bora ve Derin'in arasına fazlasıyla engel çıkar, bu engelleri birlikle yerle bir edebilirler mi?