4.Bölüm

246 211 37
                                    

Yeni bir günün ortasında kafamda soru işaretleriyle uyandım. Dün ki yaptıkları şey hala aklımdan çıkmıyordu. Sanki bir şey biliyorlar ve bunu benden saklıyorlardı. Her zaman yaptığım şey gibi yine zamana bırakacaktım bu meseleyi. Buseye aklımda böyle bi soru işareti oluştuğunu söylesem deli olduğumu düşünebilirdi fakat o beni herkesten iyi anlayan bir kızdı. İnsanların bazen anne babası bile evladını anlayamazken bir arkadaşı onu daha iyi anlayabilirdi. Birde sevgiye muhtaç olmak var tabi,anne sevgisi görmeyenler,baba sevgisi görmeyenler ve nicesi...O insanı artık arkadaşınız değil bir kardeşiniz olarak tanımlardınız.

Sınıfa girdiğim de Buse'nin sıramda
durgun bir şekilde oturduğunu farkettim.

"Günaaaydın."

"Sonunda geldin Derin."

Gözlerine baktığımda bir sorunun olduğunu anladım. Sanki benden bir şey saklıyor ve bunu açıklayamıyor gibiydi. Bende Derinsem gerçeği bulacak ve arkadaşımın canını sıkan kişiden hesap soracaktım.

"Neyin var?Biri bir şey mi dedi söyler misin?"

"Bora ve Emre ile biraz atıştık hepsi bu. Daha sonra anlatırım olanları."

İçimde garip bir duygu oluştu. Benimle ilgili bir şey miydi? Aklımdaki sorularla boğuşuyordum çünkü onu ilk defa bu kadar kafası karışık bir halde görüyordum. Ona ne olduğunu defalarca sorsam da bana anlatmadı. Ders bittiğin de Emre ve Bora'nın yanına gitmek için sınıftan çıktım ve yemekhane de onları aramaya koyuldum. Onları içli dışlı konuşurlarken gördüğümde bir süre yanlarına gitmeden sadece onları izledim. Önemli bir şey konuşuyor gibi görünüyorlardı ve bu canımı ister istemez sıkmaya yetmişti. Bir kaç kişinin de gözlerinin üstümde olduğunu farkettim. İlk defa gördüğüm bir kız yanındaki arkadaşına bir şeyler fısıldatıktan sonra tekrar bana döndü ve daha fazla buradan duramayacağımı anlayarak hemen Emre'nin yanına gittim.

"Buse'nin canı neden bu kadar sıkkın Emre, ne saklıyorsunuz benden?"

"Hemen sana mı anlattı?" diye soran Bora'ya sinirlenmem uzun sürmedi.

"Bana ne anlatması gerekiyordu? Bir şey söylemedi. Ve canı oldukça sıkkın, asıl siz anlatmanız gerekeni anlatın. Ne oluyor?"

Kurduğum uzun cümleden sonra ikisi de bir bana birde kendilerine baktılar. Benden böyle bir tepki beklemiyorlardı sanırım. Fakat konu ben veya Buseydi ve bunu benim için çok önemliydi. Zil çaldığında konunun burada bittiğini anladım ve konunun burada kapanmayacağını,daha sonra tekrar soracağımı belirtmek için geri onlara döndüm.

"Diğer teneffüs tekrar geleceğim ve neyi saklıyorsanız diyeceksiniz."

Olduğum yerden hemen sınıfa doğru yürümeye başladım içimdeki korkunç his beni bir türlü yalnız bırakmıyordu işte. Daha sınıfa giremeden bir kızın bana ani çarpmasıyla yere kapaklanmam bir oldu. Ben daha yerden kalkamazken diğer arkadaşı ayağıyla beni tekrar ittirdi ve doğrulduğum yerden geri düştüm,ne yaptıklarını hala bilmiyordum.

"Ne istiyorsunuz?"

"Ne istediğimizi soruyor Deniz duydun mu?"

Kahkahalara boğuştular ve kendimi çok kötü hissettim. Bu kızları ilk defa görüyordum ve başka ne diyebilirdim ki? Siz kimsiniz mi diyecektim? Burası  bir okuldu ve başka ne diyebilirdim tabi ki ne istediklerini soracaktım öyle değil mi? Normal bir konuşmaya geçmemişlerdi beni direk yere ittmişlerdi ve bu normal olarak karşılanmayacak bir şeydi. Bunu yaptıklarına göre benle sorunları büyük bir şey olmalıydı öyle değil mi? Kendimi daha çok küçük düşürmemek için ayağa kalktım ve karşılarında dikildim.

"Ne istediğinizi sormam komik bir şey mi?" Tabi ki onu soracağım. Beni yere ittirdiğinize göre sorununuz büyük bir şey olmalı."

"Hala anlamıyorsun değil mi?"

"Anlamam gereken şey ne bilmiyorum. Sabah
arkadaşımı ağlamaklı bir halde buldum. Az önce bana kötü bir şekilde bakıyordunuz ve şimdide benimle resmen dalga geçiyorsunuz. Benimle ne alıp veremediğiniz var?"

Bir süre öylece etrafı seyrettiler. Hala ne olduğunu anlayamıyordum. Bazı şeyler için geç kaldığımı hissediyordum.

"Derin...Emre'yi tanıyorsunuz öyle değil mi?"

"Pek tanımıyorum. Sadece bir kaç kez konuşmam oldu. Bunun benimle ne ilgisi var?"

"Arkadaşını al ve okuldan kaç. Burada
ne kadar durabileceğini bilmiyorum."

"Allah aşkına ne demek istiyorsunuz? Gitmemizi gereken durum ne? Gitmemizi söylüyorsunuz ama anlattığınız hiçbir şey yok."

"Gülcan Teyzeyi tanırsın. Gülcan Teyze'nin oğlu Emre değil. Onun Emre diye bir oğlu yokmuş."

" Ne demek yokmuş? Kim peki bunun ailesi?"

"Bana ilk tanıştığımız gün annesinin Gülcan Teyze olduğunu söyledi."

"Annesi Gülcan Teyze değil Derin. Senin annen ve Emre onları öldürmeye gidiyor."

SOĞUK DARBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin