6. Yasıma bastıgım dogum günü aksamıydı. 7 eylül aksamı denilebilir. İsmimi aldıgım "Eylül" aksamı.. Yazdan kalma o kavurucu sıcak yerini hos, insanın tenine degdikce hoslanıcagı sıcak esintiye bırakmıstı. Neredeyse bütün akrabalarım gün icerisinde gelip dogum günümü kutlamıslardı. Yasadıgım ev güzeldi. 2 katlı, kücük eski ama modern, genis salonlu büyük camlı, annem ve teyzemle birlikte kaldıgımızda bir yuvaya benzeyen, dısı beyaz bir evdi. Mutfagı kücüktü. Buzdolabı ve bulasık makinasını sıgdırmaya calısırken annem ve babamın cizdigi sonrada unutulmaya yüz tutan duvarları vardı. Ama şık, zarif ve anneme uygun bir mutfaktı. Annemin suan inandıgım gibi o zamanlarda melek oldugunu düsünüyorum veya bir peri. O mutfakta ancak bir peri bu kadar mükemmel yemekler hazırlayabilirdi. Yatak odası eski ve yeninin bütünleşmiş seklinde yapılmıştı. Annem ve babamın evlenmeden önceki bütün resimleri (üniversite yıllarından- 1 yasıma girene kadar ki) beyaz cerceveli bir sekilde kırmızı duvarlarını boydan boya kaplıyordu. Özene bözene hazırlanmıs bir yatak odasıydı. Üst kata cıkınca sagda kalan kösedeki oda benim odamdı. 6 yasında olmanın gerektirdigi seylerle herseyim pembeydi. Masam, yatagımın kenarları, perdelerim, askılarıma kadar herseyim pembeydi. Babam üniversitede güzel sanatlar okudugu icin benim odamın karsısındaki duvarların hepsinde anlamsız birer tablo dururdu. Babamın çizdigi ucuk kacık resimler.. Yakışıklı adamdır aslında. Mavi gözlü, esmer, uzun boylu hoş bir adam. Taki kafayı yiyip önüne gelen herkesi öldürmeye calışana kadar.
O dogum günümden önceki yıl babamı akıl hastanesine kapatmışlardı. Git gel yasayan bir ruh hali vardı. Bir anda aşırı normal bir anda aşırı psikopat bir hal alabiliyordu. Babamın ne zaman gözleri seyirmeye, elleri titremeye baslarsa babam psikopatlasırdı ve annem bunu gördügünde hemen beni kucagına alıp odama götürür beni almaya gelene kadar da odamdan cıkmamamı söylerdi. Sonrası annemin bagırısları, babamın yumruklarının cıkardıgı o şiddetli sesle devam ederdi. Annem artık dayanamayıp babamı akıl hastanesine kapattırmak zorunda kalmıştı. Başka çaresi kalmamış olmalı, her gece ne kadar aglasada. Ona bisey olmasına ben dayanamazdım. O 1 yıl babamın evde olmayışı bütün ailemizi ( annem, teyzem, dedemler, kuzenlerim, amcamlar) huzura kavuşturmuştu. Yoklugunu bir gram hissetmemiştim. Benim için mutluluk babamın evde olmamasıydı. Ama onu o arabaya elleri beyaz kolları olmayan bir yelek icerisinde baglıyken bindirdiklerinde bize attıgı bakışları hatırlıyorum. Hiç şüphesiz ölüm kadar soguk, azrail kadar yakın bir bakıştı onlar. O mavi okyanus gibi olan gözlerinde adeta bogmustu bizi. Ama düşünüyorumda. Bir baba ailesine ne kadar zarar verebilir ki? Bir baba ailesi olmadan yapabilir mi? Bir baba kızını incitebilir mi? Bir baba intikam almak için geri gelebilir mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Öpücük
ChickLitSuskunlugumun 12. yılıydı. Dalga gecenlere, acıyarak bakanlara, hakkımda hikayeler uyduranlara, taciz etmeye calısanlara ragmen 12 sessiz yıl.. Babamın ailemizi katledisinin üstünden bu yana cümleyi bırak bir kelimeyi, harfi sesli bir sekilde söyley...