O aksam amcamda gittikten sonra annemle yalnız kalmıstık. Ben bana dedemlerin aldıgı hem evi hem arabası olan barbie ile oynamak için alt kattaki oturma odasına gitmistim. Annemde mutfaga girismisti. Sıradan bir eylül aksamını yasıyorduk. Sonra kapı caldı her seyi gayet net duyabiliyordum. Bir polis bir de doktor olmak üzere iki kişiyle karsılastı annem. Doktor anlatmaya basladı: "Nazlı Hanım esinizi 1 yıldır gözetimimiz altında tutuyoruz bildiginiz gibi 1 yılda hicbir hastadan alamadıgımız ilerlemeyi kaydettik. Biz de bu konuyu abisi ile konustuk ve çıkış belgelerini imzalattık". Oturma odası koridorun hafifce kösesindeydi ama kapıyı görebiliyordum. Önümde duran montlara güvenip beni göremeyeceklerine inandıklarımdan kafamı hafifce cıkartıp kapıya baktım. O beyaz saçlı, zayıf vücutlu, kambur duruşuyla, bir okul tahtasını tebeşirle çizdiginde çıkarttıgı o sese benzeyen sesiyle annecigime Azrail'in geri dönecegini söylüyordu ve sırıtıyordu. O an sadece birkac dakika babamın düzeldigine inanmak istedim sadece birkac dakika. Çünkü o benim babamdı. Canimdan canimdi. Beni gezdiren , ayakkabılarımı baglayan, agladıgımda beni güldüren adamdı. Akıl saglıgının küçüklüğünden bu yana oldugu söylenmisti. Sadece bu zamanlar daha çok artmış.
Babamın en son hastaneye yatırılmadan önce yaptıgı akıl almaz bir felaketti; Üst kattaki banyodaydı annem ve babam. Bense odamda birseyler yapıyordum ama uyumadıgıma kesinlikle eminim. Annem içeride aglıyor "Yapma Ozan böyle olsun istemiyorum, lütfen devam etme, Ozan!" Diye hıckırarak, dev bir köpek tarafından sıkıstırılmıs bir kedi gibi sesler cıkartıyordu. Babamın "eger sen istediklerimi yapmazsan kızına giderim" dedigini annemin cıglık cıglıga agladıgını ama o kapıdan cıkmadıgını hatırlıyorum. Kapı acıldıgında kötü birseyler olmaması için dua ettim. Tanrının yanımda olması icin. Kapımı açan babamdı. "Lütfen annem yaşıyo olsun" diye gecirdim icimden. Aşırı normal sesiyle "Eylül gel babanın kucagına" dedi. Gitmek istemedim. Ama gitmek zorundaydım. Odamdan cıktıgımda annemin üstü başı kan ve kıyafetlerindeki yırtıklarla doluydu. Üzüldüm. İçim bin parçaya ayrıldı. Kucagında oldugum adam bir baba degil, bir canavardı. Bunu o gün anlamıştım. "Hadi Nazlı yürü sende salona iniyoruz" dedi babam, ondan cıktıgına inanamadıgım kibar, beyefendi sesiyle. Babamın kucagında oldugum ve annemde arkamızda oldugu için onun korku dolu bakışlarını unutmamın imkanı yok. 5 yasında bi kıza göre cok daha farklı düşünüyordum. Annem sanki benim için ölmüyordu..
Merdivenler bitip salona indigimizde "babacım ben iniyim mi?" Diyebildim en tatlı bakıslarımı göstermeye calısarak. Hic bir ses cıkarmadan indirdi. Koltuga oturtturdu. Annem yanıma gelmek istedi ama babamın o azrail bakışları "hayır" dedigini anlatacak kadar sertti. Çıtımız çıkmıyordu. O anki aklımla "baba sen neden bize böyle yapıyosun?" Diye sordum. İçimden keşke dilim olmasaydı diye geçirdim. O kelimeleri bir araya getiremeseydim. Baska keske kullanamadan babam yanıma uçmuştu bile. Yüzüme dogru "SANANE" diye bagırıp suratıma bir tokat indirdi. Ben ayrı bir yere savruldum zaten. Canım acımamıstı, cünkü annemin canini daha cok yakıcagını biliyordum. Kafamı vurdum yere o an ki görüntüm bulanıklastı ama annemin babamın üstüne atladıgını gördüm. Babam annemi itti annem yere düştü ve babam annemi öldürmek istedigini kelimeleriyle degil tekmeleriyle anlattı. Kısa boyumla ayaga kalksamda dikkat cekmeyecegimi düşünüp, anlık bir hızla ayaga kalkıp kapıya koştum. O cırtlak, tam oturmamıs, bebek sesimle "yardım edin lütfen" diye bagırmıştım. Sonra gelen komşular, sokaktaki insanlar ve benim gözlerimde ki karartı..
Orada ise doktor kapıda dikilmiş anneme bunları yapan deli adamın eve geri gelecegini söylüyordu. Ben oturma odasından hâla onları dinliyordum. Annem ellerini yumruk yapmıştı. Çünkü hazır değildi. Ama eminim ki o da düzeldigine inanmak istemistir. Sonra doktorun yanında ki polis memuru gidip arabanın kapısını açtı. 2 dakika sonra takım elbiseli bir adamla kapının önüne geldiler. Siyah saçlı, mavi gözlü, uzun boylu, zayıf olan adam siyah kumas pantolonu, beyaz gömlegi üzerindeki siyah çizgili kravatıyla bütünlesmisti. İçimden geçirdim "nasılsın baba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Öpücük
ChickLitSuskunlugumun 12. yılıydı. Dalga gecenlere, acıyarak bakanlara, hakkımda hikayeler uyduranlara, taciz etmeye calısanlara ragmen 12 sessiz yıl.. Babamın ailemizi katledisinin üstünden bu yana cümleyi bırak bir kelimeyi, harfi sesli bir sekilde söyley...